Karl Popper’in Geleneği, Pozitivist ve Thomas Kuhn’un Bilim Anlayışı Açısından İnceleme
“Bilimin mantıksal bir yapısının olup olmadığı, bilimsel bilgiyi üretme süreçlerinde nasıl akıl yürütme yöntemlerinin kullanıldığı ve hangi akıl yürütme yönteminin etkili olduğu sorunu bilimin rasyonalitesi sorunudur.”
Mantıksal pozitivistler bilim ile bilim olmayanı ayırmaya çalışmışlardır. Doğrulanabilirlik; teori, hipotez gibi kesin kanıları olmayan olgular ve deney yoluyla doğruluğunun anlaşıldığı düşüncedir. Akıl yürütme yöntemi olarak tümevarımsal ve akıl yürütmeyi benimsemişlerdir.
Kuhn olağan bilim ve bilimin devrimci dönemleri arasındaki bağlantıyı, paradigma değişimi olduğunda ne zaman bilim insanlarına başvurulacağını ve tüm bunların rasyonaliteyle çözülüp çözülemeyeceğiyle ilgilenmiştir. Kuhn bilimin bir rasyonalitesi olmadığını öne sürmüştür, rasyonalite arayışı anlamsızdır çünkü bilimin gelişiminde etkili olan paradigmalar üstü bir mantıksal yapıdan bahsetmek mümkün değildir. Kuhncu gelenek antipozitivist bir gelenektir
Karl Popper için bilim mevcut kuramların ilerlemesiyle ilerler. Popper için kesin bilgiye ve mutlak gerçeğe ulaşamayız ve bunun için ve bilgimiz de eleştirel bulmaca olduğundan bilimin rasyonalitesi doğrulamacılık değil yanlışlamacılık üzerine inşa edilmelidir. Popper bulgu ve yenilikle ilgilenmiştir. Her yanlış önermenin belirsiz sayıda doğru önermesi vardır. Yanlış bir önermeye dayalı olarak ortaya çıkardığımız doğru sonuçlar da mümkündür. Kesinliği net olmayan önermelerin yanlışlanabilme ihtimali olan bütün önermelerin kullanılabilir doğru sonuçları vardır. Popper için bilim ve doğru bilgi her zaman özdeş değillerdir. Teori olumlu sonuç vermişse desteklenir ama doğru olduğu anlamına gelmez. Sınanma sonucunda teori olumsuzsa teori reddedilir ve teorinin reddedilmesi teorinin yanlış olduğu anlamına gelmez.
1960’larda bilimsel rasyonalitenin zaman içinde değişmediği anlaşılmış ve mantıksal pozitivizm ve eleştirel akılcılık üzerine çalışılmıştır. Bilimsel rasyonalitenin varlığını düşünüyorlardı. Thomas Kuhn “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” eseriyle uylaşımcı geleneğin öncüsü olmuştur. Kuhn kuramları ve bilgiyi uygulayan insanların ne yaptıklarıyla ilgilenmiştir. Bilim insanlar arasındaki uylaşımlara dayanır, ortak bir anlayışın ürünüdür. “İnsanlık için neyin doğru neyin yanlış olacağını belirleyen bir toplum mudur yoksa bilim yaptığımız toplumun, dünyanın ve tarihin koşulları mıdır, kesin ve doğru bilgi tek midir?” sorusu tartışılmaya başlanılmıştır. Bilimin insanlar arasındaki uylaşımlara dayalı olduğunu söylüyorlar. Uylaşım, insanlar arası ortak kavrayıştır. Uylaşımcılara göre bütün kuram ve hipotezler olayların özetidir.
Popper ve pozitivistler bilim ile bilim olmayanı ayırt etmeye çalışmıştır. Pozitivistlerin çalışmasında anlamlılıkla bilimsellik örtüşüyor. Popper ise pozitivistlere karşı çıkarak anlamlı olanla olmayanı değil, bilimsel olanla olmayanı birbirinden ayırdığını savunuyor. Popper’a göre anlamlılık kişiler arasında meydana gelen uylaşımlar sonucu ortaya çıkmıştır. Popper akıl yürütme olarak hipotetik-dedüktif yöntemi kullanmıştır. Bilimin eleştiri yaparak ilerleyeceğini savunmuştur. Bilimsel ilerleme zamanla bilginin üstüne bilgi koyarak olur. Bilimsel bilginin öznel bilgiyle ve kiliseyle ayrımı yapılmıştır.
Popper yerleşik olan bilim anlayışına karşı bir tartışma başlatmıştır. Yerleşik bilim rasyonalitesi sorununun zamanla değişebileceğini ortaya koymaya çalışmıştır. Bu noktada doğrulamacılığı ispatçılığı, tümdengelim, tümevarım mantığını tartışmaya açmıştır. Tartışma zeminini genişletmiş ve zenginleştirmiştir. Metodoloji alanında çalışan herkesin yolu Popper’la kesişmiştir. Yanlışlamacılığı savunan ve eleştirenlerin en çok göndermede bulunduğu düşünürler arasındadır. Popper kuramlarımızı kolay bir şekilde terk etmemizi, kuramlarımız için direnmememiz gerektiğini söylüyor. Direnirsek eleştirellikten uzak kalırız. Bu da kuramların gereğince sınanamaması anlamına gelir. Popper mantık için safdil bir yanlışlamacı denilse de metodoloji için eleştirel bir yanlışlanabilircidir.