Yuval Noah Harari’nin “21. Yüzyıl İçin 21 Ders” adlı eserini okurken, dikkatimi çeken bir cümle üzerine, bilgisayarımı açmak ve bir şeyler yazmak istedim.
“Aksine duygular, tüm memelilerin ve kuşların hayatta kalmak ve üremek için hızlı hesaplar yapabilmesini sağlayan biyokimyasal mekanizmalardır”(Harari, 2018: 59).
Yazarın daha önce “Homo Sapiens” ve “Homo Deus” kitaplarını da okuduğum için az çok kafamda bazı sorular vardı. Ayrıca okuduğum bölümden de olsa gerek hem de normal hayatımız gereği insanların eylemlilikleri üzerine birtakım düşüncelerim olmuştur. Tüm bunlardan yola çıkarak “duygularımız” üzerine bir şeyler yazmaya karar verdim.
Duygularımız, özellikle gündelik hayatta, davranışlarımızı, seçimlerimizi, yaşayışımızı vb. pek çok durumumuzun hem nedeni hem de sonucu olabilmektedir. Daha doğrusu duygularımız gündelik hayatımızın en önemli parçasıdır. Örneğin bir kişiye karşı aşırı sevgi beslemek ve güven duymak, o kişinin olumsuz davranışlarını görmekte bizi yanıltabilir. Hani bir söz vardır, aşkın gözü kör, kulağı sağır; derler. Ya da sevgilinizin size sürpriz yapması, yerden 10 lira bulmanız, tuttuğunuz takımın şampiyon olması vb. gibi pek çok durum sizi aşırı mutlu yapabilir.
Unutmamamız gereken bir şey daha vardır: Duygularımız,nelerin sonucu ve nedeni olabilir? Yukarda bahsettiğimiz gibi, duygularımız gündelik hayatta hem bir neden hem de bir sonuçtur. Ama bu duygularımızı da belirleyen bir motivasyon vardır. Tabii direkt bu iş biyokimyasal bir süreç deyip işin içinden de çıkılabilir. Ancak ben hiçbir olaya özcü ve indirgemeci bakış açısıyla ve de deterministik bakış açsıyla yaklaşmayı tercih etmiyorum. Ben bu yazıda duygularımıza etki eden ya da duygularımızı manipüle edebilecek motivasyon/girdileri tartışmak istiyorum.
Duygularımızı belirleme ya da manipüle etme sürecinde rol oynayabilecek dört temel unsurdan bahsetmek istiyorum. Unutulmamalı ki, bu unsurlar daha da artabilir. Sizler bunu daha da çoğaltabilirsiniz. En azından tek bir unsurla açıklamaya ya da tartışmaya çalışmıyoruz.
Duygularımızın gündelik hayatta pek çok şeye etki ettiğini ve duygularımızın da genel hatlarla (bence) en az dört temel unsur ile belirlenebileceğini ya da manipüle edilebileceğini söyledik.
• Din
• Modern bilim
• Liberalizm
• Geleneksel ve sosyal medya
Benim belirlediğim bu dört temel unsur, duygularımızın en temel girdilerindendir. Özellikle Orta Çağ dönemi dediğimiz ve 19. Yüzyıl öncesi olarak tahayyül edebileceğimiz dönem, dinin en etkili olduğu dönemdir. Bu dönemde insanların duygularında, kararlarında, yaşayışlarında ve daha birçok düşünce ve eylemliliklerinde, dini öğreti çok güçlü bir nüfuza sahiptir. Bu durum her ne kadar, göreceli olarak, zayıflamış olsa da hâlen birçok toplumdaki bireyler için böyledir. Yani bireylerin duygulanım süreçlerinde dini öğretinin önemli bir yeri vardır. İkinci olarak ele alacağımız unsur, modern bilimdir. Harari’ye göre modern bilimin en temel özelliği, hiçbir şey bilmediğimizi, kendimize itiraf etmemizdir. Modern bilim bize Aydınlanma’yla gelir. Artık doğrunun ve iktidarın kaynağı, bilimdir. Yani bizim duygulanım sürecimize deney ve gözlem ile elde edilmiş; genel-geçer, mutlak ve nesnel bilgi etkinliği, etki eder. İnsanlar hayatını bilimsel anlayışa göre düzenler. Üçüncü olarak liberalizm ise, her şeyin merkezine bireyi koyar. Örneğin, ekonomide müşteri/birey her zaman haklıdır; seçmen en iyisini bilir vb. gibi. İnsan, hayatını kendi öznel algılayışına göre düzenler. Ve son olarak, duygulanım sürecimizi içinde bulunduğumuz çağda en fazla etkileyen, kitle iletişim araçlarıdır. Kitle iletişim araçları da kendi içerisinde geleneksel ve sosyal medya olarak iki ayrılır. Bir kanadında TV, radyo, gazete vb, gibi araçlar diğer kanadında ise, özellikle “internet” ile ivme kazanmış sanal mecralar vardır. Bugün insanların çoğu, medya ağı içerisinde, “enformasyona” sürekli maruz kalmaktadır.
Kısacası bu dört temel unsur, bizim gündelik hayatımızda önemli role sahip olan, duygularımızı belirlemede ya da manipüle etmede etkili girdilerdir. Bu unsurların kendi içerisinde açmazları olabilir. Burada asıl mesele, bizim duygularımıza etki eden bu unsurların hangi ya da hangilerinin “ne derecede” rol oynadığıdır. Bundan dolayıdır ki, çarmıha gerilmiştir; duygularımız.
Amacım, çarmıha gerilmiş olan duygulanım sürecimizin görünürlüğünü kılmaktır. Bence, ne kadar çok “bacağı” varsa çarmıhın ve her bacağa ne kadar gevşek/esnek gerilmişsek; o kadar sağlıklı kararlar verebiliriz.
KAYNAKÇA:
Harari, Y.N. (2018). 21. yüzyıl için 21 ders. İstanbul: Kolektif Kitap.