Daniel Bell Kimdir? Sosyolojisi Nedir?

Daniel Bell Kimdir? Sosyolojisi Nedir?
daniel bell sosyolojisi
0

New York’da dünyaya gelen Daniel Bell, Columbia Üniversitesi’nde ve New York City College’da eğitim almıştır. Sosyolog kimliğinin yanı sıra gazetecilik kimiği de bulunan Daniel Bell, Chicago Üniversitesi’nde asistanlık yaparak akademik kariyerine başlamıştır. Daha sonra Columbia ve Harvard Üniversitesi’nde sosyal bilimler alanında profesör ünvanı alarak görevine devam etmiştir.

Daniel Bell’in çalışmaları genel olarak toplumsal değişme, kapitalizm ve batı kültürü çerçevesinde gerçekleşmiştir. 

Daniel Bell Sosyolojisi / Sanayi Sonrası Toplum

Geçiş dönemi kuramcısıdır. Belirli bir biçimde toplumsal dünyada keskin bir biçimde geçişler olmaz. Ama bazı dönemlerde bunu fark edebiliyoruz. Modernite mesela keskindir. Fakat moderniteden postmoderniteye geçişte aynı şeyi diyemeyiz. Daniel bell postmodern yerine “endüstri sonrası” kavramını kullanır. Geçiş kuramcıları hep farklı isimler vermişlerdir. Sanayi sonrası ütopyalar isimli bir çalışması vardır. Kimisi sanayi sonrasında yeni bir toplum olmadığını ileri sürer kimisi modern toplumun bir uzantısı olduğunu ileri sürer. Ama Daniel bell endüstri sonrası toplum kavramında yoğunlaşır. Kıtlık sonrası toplum, uygarlık sonrası toplum, bilgi toplumu, hizmet sınıfı toplumu, teknotronik çağ gibi kavramlar da türetilmiştir fakat o sanayi sonrası toplumu demeyi tercih eder. Sanayiyi temele koyarak toplumu inceler. Bu teorisini ortaya koyduğu eseri: Sanayi Sonrası Toplumun Gelişimi

Daniel Bell’in Sosyolojisi bir ön kestirimdir. Sosyolojiye yeni bir görev yükler. Ön kestirim fütüroloji değildir, kehanet ortaya koymaya çalışmaz, tahmin de değildir. Ön kestirimin diğerlerinden farkını ortaya koymaya çalışır. Kehanet gelecekle ilgili verilere dayanmadan bir mutlak olacak şeyden bahseder. Marx’ın gelecekle alakalı toplum analizine kehanet diyenler vardır. Kehanet olacak olanı bildiğini bilme iddiasına dayanır. Tahmin sonuçla ilgilenir. Fakat ön kestirim süreçle ilgilenir. Belki öngörü diyebiliriz fakat kehanete yakın bir kavram olduğu için bu kavramı da kullanmayıp ön kestirim kavramını kullanır. Toplumsal ön kestirim tahminden farklıdır. Tarihsel eğilimlerin ve toplumsal olguların genel süreçlerini izleyerek eldeki verileri değerlendirerek ve sürekli verileri kontrol ederek elde edilen bir nevi simülasyondur. Bugün Türkiye’de şu kadar çocuk doğdu bu çocuklar 5 yıl sonra ana okuluna gidecekler demek beklenen ve bilinen bir şeydir. Nüfus istatistikleri sağlamsa 5 yıl sonra ne kadar ana okulu olacağını, ne kadar öğretmene ihtiyacın olacağını kestirmek ön kestirim değildir, hesaplama işidir. Sürekli geçmişi okumak ya da olanı okumak yerine olayları önden takip etmek gereklidir. Sosyoloji artık sadece teorik ve alan araştırmalarına dayalı uygulamalarının yanında bugünkü verilerle hareket ederek gelecek hakkında ön kestirim yapabilmelidir.

Toplumsal ön kestirimin alt ön kestirimleri:

  1. Teknolojik ön kestirim: bugünkü teknolojik imkânlar böyle devam ederse ilerde nelerin olanaklı olacağını söyler. Bunun toplumsal kısmını düşünmek.

  2. Demografik ön kestirim: nüfus istatistiklerinin üzerinde kestirimlerde bulunmaktır. Mesela sağlık yatırımları nasıl şekillenecek. Bunun toplumsal hayattaki uzantısı ne olacak.

  3. Ekonomik ön kestirim: ekonominin verilerine göre ekonominin gelecekteki alacağı biçimleri tartışmak.

  4. Politik ön kestirim: yönetim sisteminin alacağı şekli tartışmaktır. Mesela şu an türkiyede başkanlık sistemi tartışmaları.

Endüstri sonrası toplumun gelişiminde kendi ön kestirimlerini söyler. Onun ifade edemediği birçok durumda gerçekleşmiş durumdadır. Bunu Amerikan toplumunu inceleyerek yapmıştır. En büyük, en karmaşık endüstri toplumu Amerikan toplumudur.

Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri diğer önemli eseridir. 1976’da yazılmıştır. Bu eserde sanayi sonrası toplumun toplumsal yapısı ve bunun politik sonuçlarıyla ilgilenir.

Sanayi sonrası topluma geçişi belirleyen 5 önemli boyut:

  1. Endüstriyel boyut: Mal(meta) üretiminden hizmet sektörüne geçiş. Günümüzde meta üretiminden daha çok hizmet sektörüne kayılmıştır. Gelişmiş ülkeler ağır sanayi bölgelerini ülkelerinden çıkarıp ikinci dünya ülkelerine yollamışlardır. Bir zamanlar ağır sanayi önemliydi. Türkiyenin nüfusunun büyük bir çoğunluğu kentlerde yaşar. Kentte yaşamak hizmet sektöründe bulunmaktır. Tarım ve sanayiden hizmet sektörüne nüfus kayar. Ulusal gelir arttıkça hizmetlere olan talep artar. Birçok işi hizmet sektörü yapar. 1973te amerikada nüfusun yarısından çoğu hizmet sektöründe çalışmaktadır. Gsyih hizmet sektörüne yoğunlaşmış tek ülke konumundadır.

  2. Mesleki boyut: Sektörlerde ortaya çıkar. Mavi yakalıdan beyaz yakalıya geçiş olur. Proletaryadan beyaz yakalıya geçilir. Amerikada 1950lerde beyaz yakalılar ilk kez mavi yakalıların sayısını geçmiştir. Çok küçük bir kısım şu an mavi yakalıların işlerini yapar (Portekizliler falan). Üretimler diğer ülkelerde yapılır. Hizmet sektörünün temsilcileri: emek gücü dışında çalışan kesim. Bilgi, eğlence, kültür sektöründe çalışan kesim. Hollywood, Disneyland gibi şeyler Amerikan kültürünün başat kültürüdür.

  3. Politik boyut: Politik karar alma mekanizmasındaki değişimler. Amerikan başkanlık sisteminde değişme olmadığı öne sürülür fakat bürokrasi değişir. Daha önce sermaye kimdeyse politik karar alma mekanizması ondadır. Politik kararlar alınmasında kuramsal bilgi merkezi rol oynamaya başlar. Bilgi boyutundaki bu değişim sanayi toplumunun örgütlenmesinde de rol oynar. Yani toplum bilgi etrafında örgütlenir. Endüstri etrafında örgütlenen bir toplumsal yapıdan bilgi etrafında örgütlenen topluma geçilir. Teknolojiyi alan bir toplumdan teknolojiyi kontrol eden toplum haline gelinir. Kontrol teknoloji ve teknolojik değerlerin kontrolüdür. Sanayi sonrası toplumunda teknoloji planlanır. İdeolojik açıdan toplumun kontrolünü de elde eder. Teknolojinin nereye doğru gideceğini elinde tutabilmekten bahseder.

  4. Kültürel boyut: Teorik bilgi önem kazanır. Entelektüel teknoloji burada önemli rol oynarlar. Bilgiyi üretme sürecinde izlenecek, yöntem ve tavır. Buna etik kurallar da diyebiliriz. Bu şeylerin yeniden üretebilmesi açısından önemlidir. Burada sosyal bilimcilerin önemli bir rolü vardır.

Sanayi sonrası toplum bilginin merkezde olduğu ve buna göre şekillenen bir toplumdur. Bilgi, hizmet sektörü öner çıkar, siyasette halk öne çıkar, çevre ve çevreye dayalı teknoloji önemsenir, üniversitelere talep artar. Endüstri toplumun sahipleri kapitalist işletmecilerdir, endüstri sonrası toplumun sahipleri bilgi üreten üniversite hocaları gibi beyaz yakalılardır. Endüstri sonrası toplumun sınıf yapısı Marx’ın dediği proletarya ve burjuva gibidir. Sermaye sahiplerinden sonra yöneticiler yer alır. Kültürel ve hizmet sektörünü elinde bulunduranlar hizmet toplumunun efendileri olurlar. Güç yapısı toprak ve toprak sahibinin çevresinde gerçekleşirken sanayi sırasında güç yapısı makineler ve sermayedir. Sanayi sonrası toplumda temel güç bilgi olmuştur.

thumbnail
Önerilen Yazı
Jürgen Habermas Kimdir? Sosyolojisi Nedir?

Sanayi sonrası toplumun birtakım sınırlılıkları vardır. Bunlar 4 tanedir:

  1. Üretkenlik sınırlaması: makine sektöründen hizmet sektörüne yönlendirerek birini sınırlar ötekinin önünü açar.

  2. Enflasyon sınırlaması: hizmet sektörü daha yaşamsal olduğu halde onlara ulaşmak metaya ulaşmaktan daha zor hale gelir. Yani metalara ulaşmak daha kolay iken hizmete ulaşmak daha zorlaşır. Hizmete harcadığımız para metaya harcadığımızdan çoktur.

  3. Tekrar enflasyon sınırlaması: Amerikanın dünya piyasasını belirlemeye başlaması. Artık bu kısıtlama aşılmaya başlandı. Çünkü Amerikan malları artık alternatifsiz değildir. Mesela çin malları Amerikan mallarına bir kısıtlama getirir.

  4. Siyasal sınırlama: Amerika, nato gibi güçlerin karşısına yeni güçler çıkar. Bugünlerde bizim reis bu konuda çalışmaktadır. Dünya 5ten büyüktür! Dünyada yeni aktörlerin ortaya çıkmasıyla bu güçleri kısıtlamaya başladı.

Daniel Bell‘in diğer eseri Kapitalizmin Kültürel Çelişkileri 1976’da yazılmıştır. Başlığında kapitalist sistem kültürel çelişki içerir der. Talep edilenler ile olan arasında ayrım vardır. Geçmişte dinle bütün olan kapitalizmle toplum artık kopukluk yaşar. Weber’de bundan bahsetmiştir. Batı tipi kapitalizm ruhunu Protestanlığın etik kurallarından alır. Fakat gelecekte artık kendini tamamen kurduktan sonra bu dini itici güce de ihtiyacı kalmayacaktır. Kapitalizm artık Protestan ahlakından soyutlanmıştır, kendi ilkelerini oluşturur. Bu yüzden geç kapitalizmin kültürel mantığına kapitalizm diyoruz.

thumbnail
Önerilen Yazı
Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori

Merhaba ben Kübra Erciyas, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde Sosyoloji Bölümü öğrencisiyim. Sosyoloji arşivi oluşturma gayesi ile buradayım.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir