Frankfurt okulu düşünürlerinin ilk yıllardaki amacı Felix Weil’in deyişiyle ‘’Marksizm içindeki çeşitli akımlara bir tartışma imkanı vererek ‘doğru’ ya da ‘saf’ Marksizme ulaşmak’’ idi (Max Horkheimer,1986,10). Marx’ı izleyen eleştirel teorisyenler onun ekonomi politik eleştiri biçimini pozitivizm eleştirisine uyarladılar. Pozitivistler toplumsal olguları doğal gerçeklikler olarak değerlendiriyorlar ve olguları göründükleri halleriyle inceliyorlardı. Frankfurt okulu düşünürlerinden Adorno ise pozitivist sosyolojinin toplumsal olguların, doğal olgular olduğuna dair öncülün , eleştirilmesi gerektiğini düşünmüştür. Ona göre toplumsal olgular belirli toplumsal koşulların ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Fakat pozitivistlere göre durum tam tersidir. Bu açıdan Frankfurt okulu pozitivizmi eleştirmektedir. Yani insan tarihsel bir varlıktır ve bulunduğu tarihsel nokta ,sınıf ,cinsiyet gibi çeşitli faktörler gerçeği yorumlama biçiminde etkili olur .Sınıfsal konumu birbirlerinden farklı olan bireylerin toplumsal gerçeklikleri yorumlama biçimleri de birbirlerinden farklıdır. Pozitivist düşünürler bu gerçeği hiçe sayarak toplumu göründüğü gibi kontrol ederek incelemişlerdir. Eleştirel teori ise toplumsal olguların farklı bir gerçekliğin potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Pozitivizm nesne ile özne arasında net bir ayrım yapar ve dışarıdan nesnel gözlemler yapabilen her şekilde nesnel olmayı başarabilen bir özneyi tarif eder. Pozitivizmin işaret ettiği bu özne tasavvuru doğadaki ilişki biçimlerini gözlemleyerek ortaya işleyişler , düzenler çıkarmayı amaçlar .Frankfurt okulu teorisyenleri bu açıdan pozitivizmi eleştirmiştir. Rasyonel, tarafsız öznenin mümkün olmayacağını, her koşulda aynı sonucu verebilecek ve aynı tepkiyi alabilecek bir durumun olamayacağını, öznel bağlama ilişkin faktörlerin insanların tepkilerinin standartlaştırılmasının önüne geçmiştir. Sosyal olguların kendi kendine var oldukları varsayılır. Pozitivizm de olguların neden mevcut olduğu konu edinilmez. Pozitivizm toplumsal dünyanın bir parçası olduğunun farkında değildir.
Habermas’a göre pozitivizm araçsal çıkara dayalıdır. Pozitivizm incelediği olguları sınıflama yoluyla var olanın yasalarını ortaya çıkarmaktadır. Bu düşünce biçimi nesnelerin sadece başka nesnelerle ilişkisini anlatmaktadır. Frankfurt okulu düşünürlerine göre bir nesneyi başka bir nesne ile anlamlı olduğu için gözlemlemek araçsal bir bakış açısıdır. Eleştirel teorisyenler pozitivist bilim anlayışını bu açıdan eleştirmişlerdir. Elde edilen verilerle ilişkisi olduğu sürece nesneyi ciddiye almak bir anlamda sömürünün ve bilimin araçsallaşmasının da önünü açan bir bakış açısıdır.
Kaynakça:
- Max Horkheimer .(1986). Akıl Tutulması (Çev. Orhan Koçak). İstanbul:Metis Yayınları
- Bekir Balkız.(2004).Frankfurt Okulu Ve Eleştirel Teori:Sosyolojik Pozitivizm Eleştirisi .Sosyoloji Dergisi,12-13.