Kültür Ve Kimlik Konusunun Tüketim Ve Beden Üzerinden İncelenmesi

Kültür Ve Kimlik Konusunun Tüketim Ve Beden Üzerinden İncelenmesi
0

Tüketim Kültürü’nün Yemek Alışkanlıklarına Etkisi

Bu konunun seçilmesinin ardında bir fast food zinciri markası olan McDonald’s markasının reklam ve pazarlama stratejilerinin tüketimle olan ilişkisinin incelenmesi yer almaktadır. Yediklerimiz içtiklerimiz bizleri değiştirip dönüştüreceği gibi kimliğimizin de göstergeleridir, yemek yemek sadece fizyolojik bir ihtiyaç değildir. Kişinin McDonaldlaşma’ya karşı tutumunu belirlemesi kişinin hem siyasi görüşlerinin hem de şahsiyetinin tutarlılığı, kişinin kim olduğu ve kim olmak istediği ile ilgili bir meseledir (Karhan,2018:2). Mcdonaldlaşma, Fast Food restoranları kurallarının dünyanın giderek daha fazla bölümüne hükmetme süreci sürecini ifade etmektedir. Bu sürecin niteliği beş temel boyutla tanımlanabilir:

  • Verimlilik
  • Hesaplanabilirlik
  • Öngörülebilirlik
  • İnsanların yerine teknolojinin idame edilmesiyle sağlanan kontrol
  • Paradoksal şekilde rasyonalitenin irrasyonelliği (RİTZER,281,2011).

Bu nitelikleri örneklendirdiğimizde tüketim kültürünün bireyler ve bedenleri üzerindeki etkisini daha iyi anlayabiliriz. Bu konuyu açıklığa kavuşturup ayrıntılandırabilmek adına bir örnek verelim. Arabaya servis pencereleri oldukça pratik görünmektedir ve ABD’de oldukça yaygındır. Bireyler burada kolay ve hızlı bir işlemle ürünlere ulaşabilir. Ancak hatırlatmak da fayda var ki obezitenin en yaygın olduğu ülkelerin başında da ABD gelmektedir. Bu tür zincir restoranlarında her şeyin önceden planlı olması önemli bir faktördür, yemeğin kalitesi, süresi önceden düşünülmüştür ve müşterilerin oldukça az vakit geçirmesi beklenir. Bu da hızlı yeme kültürünü insanlara empoze eder, bireyler birçok farklı sosyal medya araçlarından etkilenip bu tür zincir restoranlara yönelebilir. Mcdonaldlaştırma insanları standartlaşmış fast food tüketimi ve ideolojik uygunluk konusunda eğiten önemli bir pedagoji şeklidir. Dolayısıyla McDonald’s ürün gösterisini ve ona ait bir tüketici kültürünü dünyanın her yerinde teşvik ederek Amerikalılaştırmanın ve küresel kapitalizmin kültür elçisi olmuştur.

McDonaldlaşma bir anda ortaya çıkmamıştır. Ritzer’e göre bu gelişmeler şunlardır: bürokratikleşme, Yahudi soykırımı, Taylor’un bulduğu bilimsel yönetim, Henry Ford’un bulduğu işçileri robota dönüştüren montaj hattı, alışveriş merkezleri, Ray Kroc’un McDonal’s zincirini yaratması(Karhan,2018,4). Hazır yiyecek restoranları McDonaldlaşma’nın Paradigmasıdır (Karhan,2018,5). Bireyler dışarıda yemeye zaman ve para ayırabilmektedir.. Bu da giderek yaygınlaşan tüketim kültürünü oluşturmaktadır, bireyler yeni çıkan bir dergiden etkilenip alışveriş yapmaya gidebilir veya McDonals’dan çıkıp bir diyet kitabı almaya da gidebilir. Tüketim giderek bir alışkanlık haline dönüşebilmekte ve normalleşmektedir. Alışveriş merkezlerinde müzik çalması ve camın çok az olması o bireyi daha çok tüketmeye iten bir araçtır. Aç olmayan birini yemek yemeye, aklında olmadığı halde kıyafet almaya itebilir. Şimdi de tüketim kültürü hakkında kısa bir bilgi verelim.

Tüketim toplumu, Baudrillard’a göre tüketimin öğrenilmesi toplumudur. Tüketim kültürü içinde doğan bireyler bunu içselleştirir ve birer tüketiciye dönüşürler (Dedeoğlu-Savaşçı:1). Bireyler kendini ait olduğu toplumda var edebilmek adına oradan bir çok normu benimseyerek yaşamlarını sürdürürler. Küreselleşme tek tip yemek alışkanlığını ve o yönde tüketimi empoze ettiği gibi: kültürlerinde belirleyiciliğini korumaktadır(Gürhan, 2017:2). Yemek kültürü aynı zamanda yalnızlığın giderilmesi işlevini de yerine getirmektedir. Örneğin ABD ülkelerinde insanlar daha çok yalnız yaşadığı ve bir aileye dahil olmadıkları için dışarıdan yemek yemeyi daha olası bulabilmektedir. Son zamanlarda ülkemizde de bu durumun giderek yaygınlaştığını söyleyebilmek mümkündür. Fast-Food zincirlerinin giderek yaygınlaşması, iş dünyasındaki dönüşümler, hızlı yaşam, bulunulan konum, yalnızlık gibi pek çok faktör bireylerin yemek alışkanlıklarını doğrudan etkilemektedir. Bu yalnızca bir kültür oluşturmaz aynı zamanda bir kimlik süreci de inşa eder. Bu konunun seçilmesinin sebeplerinden birisi de yukarıda değinilen durumlardır, yalnızlaşan bireylerin bir yere, gruba veya kültüre ait hissetmesinin günümüzde en pratik yolunu bu tür zincir yemek restoranları sağlamaktadır. Kolaylıkla ulaşılabilir olması, tüketimi de hızlandırmaktadır.

İlginizi Çekebilir: Kültür Şoku

Beden Kavramı Üzerine

Bu konunun seçilmesinin ardında youtube platformunda yer alan TLC kanalının videoları bulunmaktadır. Beden konusu hem kimlik arayışlarında etkin rol almaktadır hem de tüketim kültürü ile doğrudan ilişkilidir. Videolar arasında, obezite, estetik gibi konular bulunmaktadır ve bireylerin bedenlerine dair görüşleri oldukça ilgi çekicidir. Bireylerin bedenleri üzerinden bir kimlik inşa etmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Baudrillard, tüketilen şeyler arasında eşsiz bir şey olduğunu bunun da beden olduğunu söyler. İşlevsel beden yazara göre artık dini görüşteki gibi sadece et, endüstriyel mantıktaki gibi ‘emek gücü’ değildir. Toplumsal taktik ve ritüel öğesi olarak ele alındığında güzellik ve erotizm gibi iki ana işlevsel motifi bulunmaktadır (Dedeoğlu-Savaşçı,3). Bedeni tüketimin bir nesnesi olarak görür, bedenin nasıl metalaştığından ve bireylerin kitlelere dönüştürüldüğünden bahseder. Bu konu da diğer sosyologların da görüşlerine değinmek de yarar olacaktır. Chris Shilling, son birkaç on yılda bir kültürel nesne ve toplumsal nesne olarak modern bedene yönelik kuramsal ilgide artışı dört temel toplumsal değişime bağlar:

  • 1960’larda başlayan ikinci dalga feminizm çalışmalarına odaklanma
  • Batı toplumlarında nüfusun yaşlanması ve yaşlanan bedenlere sağlık hizmeti sunumuna yönelik kamusal kaygı
  • Üretici toplumlardan tüketici toplumlara kayış
  • Beden üzerinde gittikçe daha fazla değişiklik yapmayı mümkün kılan teknolojik gelişmelere bağlı olarak bedenin tanımına ilişkin artan belirsizlik( Riley, Smith,2016:380).

Bourdieu’ya göre beden üç noktada toplumsal sınıflandırma için önemlidir. İlki bedenin, bireyin sosyal konumuyla ilişkisidir, ikincisi habitusun cisimleşmesiyle alakalıdır ve üçüncüsüyse beğeni çerçevesinde ortaya çıkmaktadır (Işık,1998:138). Boudieu’ya dair en bilinen kavram habitus kavramıdır, Bourdieu ‘Beden toplumsal bir dünyadır ama sosyal dünya bedendir. Der. Yani buradan Bourdieu’nun toplumun oluşumu için bedeni vazgeçilmez gördüğünü ve her bireyin kendi içinde bir dünya olduğunu kabul ettiği görüşünü çıkarabiliriz. Bununla da sınırlı kalmaz. Dil kullanımı ve beden arasında da bir ilişki kurar, dilimiz, kültürümüz bedenlerimize eklenerek nesiller boyu aktarılırlar. Habitus kavramını Mauss’da kullanmıştır, insanların içerisinde bedenlerini kullandıkları ve yerleştirdikleri alışılagelen ve geleneksel biçimlerin toplumsal ve kültürel yapısını kavramak için en iyi terimin habitus olduğunu savunur. Crosley, Bourdie’nun habitus inşasında özne-yapı ikiliğine düşme tehlikesi bulunduğunu öne sürmektedir. TLC videolarında bireylerin bedenleri üzerinde ne kadar değişiklik yaparlarsa yapsınlar beğenmedikleri gözlemlenmiştir, bunun sebepleri arasında yukarıda bahsedilenler gösterilebilir. Beden kavramı için belli bir çağdan ya da dönemden bahsetmek yanlış olacaktır çünkü insan var oldukça beden de vardır. İnsanlığın varoluşundan bu yana kimi zaman aşağılanan kimi zaman yüceltilen beden olgusunun modern süreçlerle birlikte iktidar ve güç odakları tarafından kitlelerin yönlendirilişinde kullanılan en önemli nesne oluşu dikkatlerden kaçmaz. Beden daha sonra kişinin bir fiziksel özelliği olmaktan çıkıp toplumsal boyutuyla da ele alınmıştır. Bazı çalışmalara göre beden ancak Foucault, Bourdieu gibi isimlerin 20.yy. ikinci yarısında gerçekleştirdikleri çalışmalarla sosyolojinin bir konusu haline gelmiştir (ÇİL,2017:1). Sosyoloji toplumdaki problemlere açıklık getirirken bedenin de bireylerin davranışlarını ve dolayısıyla da toplumu etkilediğini fark etmiştir. Marshall ana teması ve içeriği bakımından beden sosyolojisini şöyle özetlemektedir:

‘Sosyolojinin bedeni ihmal ettiğini iddia eden Michel Foucault’nun yazılarından etkilenen ve görece yeni olan bu uzmanlık alanında çalışan sosyologlar, insanları salt değerleri ve tutumları olan aktörler olarak değil, aynı zamanda cisimleşmiş kişiler olarak analiz etmekte; aynı doğrultuda, bedenlere atfedilen değişik kültürel anlamları, hastalığa ve cinselliğe de özel bir önem vererek bunların denetlenme, düzenlenme ve yeniden üretilme biçimini irdelerler’.

Bu zamana kadar beden algısı üzerinde pek çok fikir değişiklikleri olmuştur.17.yy’ın ikinci yarısında bedenin işlevleri araştırılmaya başlanmıştır. Doktorların bile cevap veremediği bir kişisel bakım merakı doğmuştur. Aydınlanma döneminde beden adeta akıl için vardı, bedenin aklın nesnesi konumunda olması aklı özneleştirmekle kalmadı onu göklere çıkardı.

Günümüz dünyasında beden üzerinde değişiklik yapmak neredeyse moda olmuş durumda. Ancak modern öncesi dönemde gerek iletişim gerek ulaşım gerekse bilinmesi yönünden büyük eksiklikler vardı ve insanlarda böyle bir şeye yönelmiyorlardı. Kişinin bedeni üzerinde sadece büyük değişimlerden bahsetmek de doğru olmaz aslında. Belki burun yaptırmak, botoks gibi işlemler yoktu ama eskiden de moda vardı ve durum pek çok kadının dikkatini çekmekteydi. Aslında modern öncesi dönemde bedenle ilgili bir şey yapılmamış demek doğru olmaz, konuyu nasıl ele alacağımız daha önemli.19.yy’ın sonundan itibaren beden üzerindeki değişiklikler yön değiştirmeye başladı, toplumsal yapıda bedenin önemi arttı. Bu noktada bedene dair görünümlerin ve değişik etkileşim anlayışlarının bir kurallar bütünü olarak işleyişi ve tutumların değiştirilmesi konusundaki sıradan bakma ve duyumsama tarzları bedenin toplumsal yapısını meydana getirir.

Kaynakça

  • Çil, H.(2017).Toplumsal Dünyanın Bedensel Temelleri. Omü-Fen Edebiyat Fakültesi.(37),449-464.
  • Dedeoğlu, A. Ö. ve Savaşçı, I, İ. (2005). Tüketim Kültüründe Beden Güzelliği Ve Yemek Yeme Arzuları: Kadınların Tüketim Pratiklerine Yansıması. Ege Dergisi Akademik Bakış, 5(1), 77-87.
  • Karhan,J. (2018). Fast Food İmparatorluğunun Zihniyetini Ritzer’in “Mcdonaldlaşma” Kavramı Üzerinden Okumak. Araştırma Makalesi.8(16), 405-432.
  • Riley, A.&Smith P.(2016). Kültürel Kurama Giriş, Dipnot Yayınları
  • Ritzer.(2011).Mcdonaldlaşmanın Beş Boyutu.281.
  • Şarbak,Z.(2012).Bedenin Metalaşması:İnternet Gazeteciliği Örneği.Pamukkale Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, 4-45.

Ordu Üniversitesi Sosyoloji Mezunu, Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans Öğrencisi

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir