Simone De Beauvoir Üzerine

Simone De Beauvoir hakkında bilgiler verilmiştir Ayrıca "İkinci Cins" kitabına da değinilmiştir. Ders notu niteliğindedir.

Simone De Beauvoir Üzerine
2

Simone De Beauvoir, felsefe eğitimi almış ardından felsefe öğretmenliği yapmıştır. “Kadın doğulmaz, kadın olunur” sözüyle tanınmaktadır. Feminizmden bahsedildiğinde akla gelen isimlerden biridir. Annesi dini pratikleri yerine getiren çok koyu bir katoliktir. Babasının ise çok fazla dindar olduğu söylenmemektedir. Babası daha rahat, sekülerdir. Simone, annesinin varlığından etkilenerek din yolculuğuna bir teist olarak başlamaktadır. Fakat yasak olan romanların birinde “Yasak Aşk” bölümünü okumaktadır ve sonra bir gün dua ederken Tanrının olmadığını düşünmektedir. O günden sonra bir romandan etkilenerek ateist olmaya karar vermektedir. Annesine söyleyememekte annesinden gelecek tepkiden korkmaktadır. Babası iflas etmiştir ama yine de onun üniversite okumasında maddi bir desteği vardır. Feminist düşüncesine yakın olmasının nedeni ev içinde gördüğü annesidir. Annesinin gündelik hayat içerisindeki rutinleri onu düşünmeye sevk etmektedir. Annesinin bir yemek sonrası yıkadığı bulaşıklar, her gün yapılan aynı şeyler kahvaltı, bulaşık, öğlen yemeği, akşam yemeği… Simone hiç de böyle bir hayat hayal etmemektedir. Onun istediği evlenmek değil bir meslek sahibi olmaktı. Simone, felsefe okumak için gittiği yerde Sartre’la tanışmaktadır. Simone, Sartre’ın da ilgisini çekmektedir. Çünkü Simone çok çalışkan ve zeki bir kadındır. Sartre, Simone’u evine davet etmektedir .”Evde kitaplarım var, okuma pratiği yapabilirsin” der ve böylece aşk ilişkileri başlamaktadır. Sartre 80’de ölmekte, Simone ise 86’da ölmektedir. Yaşadıkları aşk ilişkisi bir sözleşmeye dayanmaktadır. Sözleşme, dürüstlük sözleşmesidir. Bu sözleşme, her şeyi dürüstçe, gizlemeden birbirlerine söylemek üzerine bir anlaşmadır. Birlikte olsalar da başka kadınlar ve erkeklerle birliktelik yaşamaktadırlar. Bu ilişki modelini özgür ve bağımsız olarak inşa etmektedirler. Fakat burada Simone, acı çeken taraf olmaktadır. Sartre çok çapkın olduğu için Simone, ona duyduğu aşkla kabul etmektedir. Simone, buradan yola çıkarak romanlarında kadınların, erkeklere duygusal olarak bağımlı olduklarını vurgulamaktadır. Rasyonaliteye inancı olsa da temaları öznellik üzerine kurulmaktadır. İki tema vardır: “Kıskanç Kadın-Avcı Erkek” Simone, kıskançlığı bastırmaya çalışmaktadır. Sartre, Simone’u hep yanında tutmaktadır. Çünkü onunla felsefeden, politikadan, tarihten her konudan rahatlıkla konuşabilmektedir. Bir zaman sonra Simone, Sartre’dan yeterli ilgiyi göremediği ve sevilmek istediği için kendini başka kişilere çevirmektedir. Amerikalı bir yazarla 6 yıllık bir beraberliği olmaktadır. Yazar, Simone’a evlilik teklif etmiş fakat Simone kabul etmeyerek Sartre’a geri dönmektedir. Simone, hayatına çok fazla insan sokmamaktadır. Simone, insanlardan uzak kalmaya çalışmaktadır. Simone’un düşüncesi, insanlar hayatına girerse mutsuz olacağına yöneliktir. İnsanlarla olan ilişkisi çok sınırlıdır. Fakat Olga adında bir Rus kadınla tanışmaktadır. Dostluk bağlamında kadına yakınlık duymaktadır. Sartre, Simone’a bir teklifte bulunmaktadır. Sartre, “sen, ben ve Olga birlikte bir ilişki yaşayalım” diye söylemektedir. Simone, her defasında Sartre’a dönmektedir ve bunun adı aşk olmaktadır.

thumbnail
Önerilen Yazı
Feminizm Nedir? Ne Değildir? 9 Soru 9 Cevap

İKİNCİ CİNS

2.Dünya Savaşı sonrasında dünya üzerinde toplumsal cinsiyet için birtakım talepler vardı: Savaş sonrası toplum yeniden inşa edilecek ve bu toplumsal düzeni inşa edecek olanlar kadınlardır. İdeal evlat, yurttaş yetiştirmek için kadınlar özel alana çağrılmaktadır. “İkinci Cins” adındaki bu kitap, bir eleştiri olarak bir anda toplumsal alanda var olmaktadır. Bu kitap, Simone’un yaşanan tarihsel olaylara eleştirisini içermektedir. Kadınların özel alana hapsedilmesi gözler önüne serilmektedir. Kadınlar, kamusal alanda fail olamayarak “evlerine ve etlerine” hapsedilmektedir. Kadın, eve mahkûm ve bedeniyle erkeğe hizmet vermeye zorlanmaktadır. Simone, erkeklerin kadına dünyada bir yer bırakmadığının farkındadır. Simone, kadınlar için bu kadar “ Aptal Dişi” formunda olmamalıdırlar diyerek belirtmektedir. Ataerkil bir toplum içerisinde kadınlar kendilerini güçsüz konuma getirmektedir. Kadınlar, ev içerisinde erkeklerin dilediği şekilde hareket etmektedir. Bu nedenle Simone’un eleştirisi olmaktadır. Bu açıdan Frazer’ın “Erkekler Tanrıları yaratır. Kadınlar bunlara tapar.” sözü önemlidir. Kadınlar, ev içerisinde erkeklere hizmet ederken aynı zamanda sabırlı olmayı da öğrenmektedir. Çünkü ev işleri kadına sabırlı olmayı öğretmektedir. Kadın, ev işi yaparken beklemektedir. Kadın, çamaşırların kurumasını, yemeğin pişmesini beklemektedir.

Kadın ve erkekler arasında ayrı bir dilin olduğuna inanmamaktadır. Kadınların gelecekte olması gereken yerin kamusal alan olması gerektiğini ifade etmektedir. Simone, kadınların özgürleşmesi gerektiğini belirtmektedir. Simone, 19, yy ve 18.yy aydınlanmasının içerisine gömülerek oradan çıkamamış bir kadındır. Bu nedenle Simone için akıl çok önemlidir. Simone’a göre dünya akıl ile örgütlenebilir. Dolayısıyla Simone için akıl ile elde edilen bilgi nesnel bir gerçekliktir. Kitapta Simone, bilginin hiyerarşisine vurgu yapmaktadır. Kadınlar, akıl ve bilgiye olan inançlarıyla kamusal alanda görünür olmaktadır. Kadınların geleceği, kamusal alana çıkmak ve özgür birey olmalarıdır. Simone’un güçlü bir kadın olmasındaki ilk etken üniversiteye gitmiş olmasıdır. İkinci bir etken ise maddi olarak da bir güce sahip olmasıdır. Ayrıca Simone ve Sartre sol kanat bir ideolojiye sahiptirler.

thumbnail
Önerilen Yazı
İlk Kadın Sosyolog ”Harriet Martineau” Kimdir?

Simone, erkeksiz bir hayatın var olabileceğini de kabul etmemektedir. Simone, Çok katı bir heteroseksüeldir. Simone, erkekler ve kadınlar arasındaki farklılıkların farkındadır ve bu farklılıkların kamusal alanda görünür olması ve dile getirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Kadın ve erkekler arasındaki ilişkide muhafazakâr tavrı benimsemektedir. Simone, kadınların bir araya gelerek kolektif bir mücadele vermediklerini ifade etmektedir. Çünkü kadınlar, evlerine hapsolmaktadır. Kadınlar, okuyarak, meslek sahibi olarak özgürleşeceklerdir.  Kadınlar, ataerkil dünyada değişim ve dönüşüm yaratmak istiyorsa erkekler gibi davranmalıdır. Kadınlar, erkeksi tavırlarla, bu hayatta var olabilmektedir.

KAYNAKÇA

Stones, R. (2008): “Sosyolojik Düşüncede İz Bırakanlar”, Bağlam Yayınları.

Merhaba, ben Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi sosyoloji bölümü mezunuyum. Bartın Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans öğrencisiyim.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (2)

  1. Mehmet Ortaç 26 Ocak 2021

    Yazınız oldukça güzel. Kaleminize sağlık. Ancak cümle sonlarını sürekli “-etmektedir” şeklinde bitirmeniz beni hayli rahatsız etti ve dikkatimi dağıttı. Naçizane bir eleştiri olarak paylaşmak istedim.

    • Özge Çakmak 26 Ocak 2021

      Teşekkür ediyorum. Fakat teorik bir yazı olduğu için bu şekilde yazma gereği duydum. Eleştirinizi dikkate alacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir