ÖZET
Günümüzde internet kullanımının artması, sosyal medya araçlarının kullanımını da yaygınlaştırmıştır. Sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla birlikte bireyler arası iletişim, bilgi edinme, sosyalleşme ve eğlence gibi pek çok gündelik aktiviteler bu platformlar üzerinden gerçekleşir. Bunun sonucunda sosyal medya, bireylerin gündelik hayat tutumlarını, davranışlarını ve alışkanlıklarını etkileme potansiyelini de beraberinde getirir. Aynı zamanda sosyal medya kullanımı, bireylerin günlük yaşamlarının önemli bir parçası haline gelmiş ve iletişimden tüketim alışkanlıklarına, sosyalleşmeden kimlik inşasına kadar pek çok alanda etkili olmuştur. Bu düşünceden yola çıkılarak bu çalışmanın konusu oluşmuştur. Çalışma, sosyal medya kullanımının bireylerin gündelik hayat tutumlarına etkisini incelemeyi amaçlar.
Çalışma, literatüre dayalı bir araştırma olup öncelikle sosyal medya kavramının tarihsel gelişimi ve özellikleri incelenir. Ardından, sosyal medya kullanımının birey ve toplum üzerindeki etkileri hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle ele alınır. Gündelik hayat tutumları üzerinde ise sosyal ilişkiler, tüketim alışkanlıkları, bilgi edinme, zaman yönetimi, benlik algısı gibi farklı boyutlar üzerinden ele alınarak kavramsal bir çerçeve çizilmiştir.
Sosyal medya, bireylerin bilgiye erişimini kolaylaştırırken, sosyalleşme olanaklarını artırmakta ve kişisel ifade alanlarını genişletirken; aşırı kullanım durumunda zaman yönetimi sorunları, psikolojik bağımlılık ve sosyal izolasyon gibi olumsuz sonuçlar da doğurabilir. Ayrıca, bireylerin sosyal medya aracılığıyla edindikleri bilgiler ve maruz kaldıkları içerikler, tutumlarını ve algılarını şekillendirirken, zamanla bireysel farkındalık ve kimlik algısında değişimlere yol açabilir
Çalışma sonucunda, sosyal medya kullanımının bireylerin gündelik yaşantılarına etkisini derinlemesine incelenerek, yapılan araştırmalar ışığında kapsamlı bir değerlendirme sunulur. Çalışma sosyal medya kullanımının bireylerin gündelik hayat tutumlarını çeşitli yönlerden etkileyebileceğini ortaya koyar. Bu nedenle, bireylerin sosyal medyayı bilinçli ve kontrollü bir şekilde kullanmaları ve olası olumsuz etkilerden korunmaları açısından önem taşır. Çalışmanın sonunda araştırma bulgularından yola çıkılarak, sosyal medya kullanımına dair bilinçli ve dengeli yaklaşımlar geliştirilmesi adına önerilerde bulunulmuştur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Birey, Gündelik Hayat, Sosyal Medya, Benlik Algısı, Dijital Kültür, Tüketim.
1.GİRİŞ
Günümüzde teknolojik gelişmelerin oldukça hızlı bir bicimde ivme kazanması, internet ve sosyal medya kullanımının artmasına zemin hazırlamakla birlikte, gelişen teknoloji ve yeni buluşların varlığı bizi inovasyon çağında yasayan bireyler konumuna oturtmaktadır (Tugay&Özbey, 2018). 21. yüzyılın başından itibaren internet teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve akıllı cihazların yaygınlaşması, sosyal medya platformlarının yükselişine ve günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmesine yol açmıştır. Facebook, Instagram, X, TikTok ve YouTube gibi platformlar, milyarlarca insanın iletişim kurma, bilgi edinme, sosyalleşme, eğlenme ve hatta çalışma biçimlerini kökten değiştirmiştir. Sosyal medya bireylere; sınırsız bilgiye erişme, küresel ölçekte bağlantı kurma ve kendilerini ifade etme özgürlüğü gibi birçok olanak sunarken, gündelik hayat tutumlarını ve davranışlarını da derinden etkiler.
Başlangıçta Askeri amaçla geliştirilen İnternet, değişen gündelik yaşamda; zamanla bireylerin yoğun şekilde kullandığı bir ortam haline dönüşmüş ve İnternet’e olan gereksinim arttırmıştır. İnternet’in yaygınlaşmasıyla birlikte, toplumsalın gündelik yaşam ilişkileri de büyük ölçüde değişikliğe uğramıştır. İnternet; bireylerin nasıl iletişim kurduğuna, nasıl çalıştığına ve serbest zamanlarını nasıl geçirdiklerine doğrudan ya da dolaylı etki etmiştir. Alandaki pek çok çalışma, İnternet’in, gündelik yaşamın ritmi haline geldiğini gösterirken; bireyler, gündelik yaşamın sürdüğü her yerde İnternet’le iç içe yaşamaktadırlar (Wellman vd., 2002; akt. Dağtaş&Yıldırım, 2015: s.149).
Sosyal medya bireylerin; dünya görüşlerini, tüketim alışkanlıklarını, sosyal ilişkilerini ve hatta kimlik inşalarını şekillendiren güçlü bir etki olarak karşımıza çıkar. Ancak bu etkinin, bireyler üzerinde nasıl bir yönelim yarattığı ve sosyal medyanın hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle ele alınmasını gerektiren önemli bir araştırma alanı oluşturur. Sosyal medya platformlarının bireylerin gündelik hayat tutum ve davranışlarına etkisi; psikolojik, sosyolojik ve kültürel açılardan incelenmesi gereken bir konudur. Bu durum, çalışmanın ortaya çıkış nedenini oluşturur. Çalışma, literatüre dayalı nitel bir araştırmadır. Aynı zamanda, bireylerin sosyal medya kullanımlarına ilişkin deneyimlerini ve bu deneyimlerin gündelik hayat tutumlarına nasıl yansıdığını anlamlandırmayı hedeflediği için fenomenolojik yaklaşım benimsenir. Seçilen bu konuyla aynı veya konuyla bağlantılı literatürde pek çok çalışma bulunur.
Goffman’ın Dramaturji yaklaşımıyla bu konuyu bağdaştırabiliriz. Goffman, dramaturji kavramıyla bireylerin gündelik yaşantılarındaki etkileşimlerini tiyatro sahnesine benzetir. Sergilediğimiz her davranış, edindiğimiz her kimlik bu tiyatronun bir parçasıdır. Evde ailemizle olan diyaloglarımız, ailemize karşı anne, baba, çocuk, kardeş, abi, abla gibi sosyal kimliklerimiz veya okulda edindiğimiz rollerin hepsi dramaturjiyi destekler. Goffman’ın dramaturji yaklaşımı, bireylerin gündelik hayatta ve sosyal medyada sergiledikleri kimlikleri tanımlamak için kullanılabilir.
Foucault’nun Panaptikon teorisinden yola çıkarak, sosyal medyanın kullanıcılarını nasıl gözetlediği, bilgiyi nasıl kontrol ettiği ve toplumsal normları nasıl şekillendirdiği konusunda analizler yapabiliriz. Sosyal medyada tanınan kimliğe sahip olan bir birey, hem sosyal medyada hem de günlük hayatında takipçileri tarafından gözetim altındadır. Bu sebeple birey kendini her zaman biri onu gözetliyormuş gibi hisseden tutum ve davranışlar sergiler. Buna benzer olarak Niedzviecki’nin tanımladığı dikizleme kültüründen bahsedebiliriz. Dikizleme kültürü bireylerin, başkalarının hayatlarını, deneyimlerini ve özel anlarını internet ve sosyal medya aracılığıyla izleme, gözlemleme ve paylaşma eğilimidir. Bu kültürde, mahremiyet kavramı bulanıklaşır ve kişisel bilgiler, fotoğraflar, videolar herkese açık bir şekilde sergilenir. Bireyler, kendi hayatlarını, düşüncelerini, duygularını ve deneyimlerini sosyal medya platformlarında sergiler ve paylaşır. Kişisel ve özel alan arasındaki sınırlar belirsizleşir ve sosyal medya paylaşımlarıyla özel hayatın kamusal alana taşınması kolaylaşır.
Bourdieu’nun sermaye, habitus ve simülasyon kavramları da bu konuya uygundur. Bourdieu’nun kavramlarından yola çıkarak sosyal medyada gündelik hayattan farklı bir simülasyon evreni vardır. Buradaki bireyler kendilerine olmak istedikleri yeni bir kimlik ve yaşam belirler. Kimisi gündelik hayattaki halini yansıtmaya devam ederken, kimi ise olmak istediği gibi kendini gösterir. Bu yüzden Bourdieu’nun tanımladığı gibi sosyal medya bireyler için yeni bir simülasyon evrenidir. Bireyler bu evrende çeşitli sermayeler kazanır. Gündelik hayatında tanımadığı veya karşılaşmadığı, aynı veya farklı, milli veya etnik kimlikten, insanlarla iletişim kurarak sosyal sermayesini güçlendirebilir. Aynı zamanda sosyal medyada paylaştığı fotoğraf ve videolardan para kazanarak ekonomik sermayesine de katkı sağlayabilir.
Castells’in ağ toplumu teorisi, sosyal medyanın bireylerin gündelik hayat tutumlarını nasıl etkilediğini anlamada yardımcı olur. Castells’e göre, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmeler yeni bir toplumsal yapı olan “ağ toplumunu” ortaya çıkarır. Bu toplumda, hiyerarşik yapılar yerine ağlar ön plana çıkar. Sosyal medya platformları da bu ağ yapısının önemli bir parçasını oluşturur. Ağ toplumu, bilginin üretimi, dağıtımı ve kullanımı etrafında şekillenir. Böylece bilgi, güç ve rekabet avantajı için en önemli kaynak haline gelir. Sosyal medya ise, bilginin hızla yayıldığı, paylaşıldığı ve tüketildiği önemli bir platformdur. Ağ toplumunda, bireyler kimliklerini ve aidiyetlerini yeniden tanımlar. Sosyal medya, bireylerin farklı topluluklara katılmalarını, kendilerini ifade etmelerini ve kimliklerini inşa etmelerini sağlar. Son olarak ağ toplumu, kültürel üretim ve tüketim biçimlerini değiştirir. Sosyal medya, kültürel içeriklerin hızla yayılmasını, küresel bir kültürün oluşmasını ve aynı zamanda yerel kültürlerin korunmasını etkiler. Güç ilişkileri de bu ağlar üzerinden yeniden şekillenir.
Son olarak Bauman’ın sıvı modernite kavramı bu konuyu destekler niteliktedir. Bauman’a göre modernite, sürekli bir değişim halinde ve değişime açık haldedir. Bu durumu sıvı modernite kavramıyla açıklar. Bu teoriden yola çıkarak, sosyal medya sıvı modernitenin bir çok özelliğini yansıtır. Sosyal medyada bilgi akışı sürekli güncel ve hızlıdır. Bireylerin kimliklerinin ve ilişkilerinin yeniden tanımlandığı, gerçek ile sanal dünyanın iç içe geçtiği belirsiz bir ortam sunar. Aynı zamanda bireylere farklı kimlikler deneme, farklı gruplara katılma ve ilişkilerini istediği gibi şekillendirme olanağı sunar. Sosyal medya tüketim toplumu yaratır ve bireylerin tüketim alışkanlıklarını değiştirir.
Tüm bunlardan yola çıkarak, sosyal medya bireylerin yaşamlarında önemli değişimlere yol açabilir. Gündelik hayat alışkanlıklarını değiştirebilir veya yeniden şekillendirebilir. Bireyleri oldukları veya olmak istedikleri kimliklerde farklılaştırabilir. Bu çalışma, sosyal medya kullanımının bireylerin gündelik hayat tutumlarına etkilerini incelemeyi amaçlar. Özellikle, sosyal medyanın bireylerin sosyal ilişkilerine, tüketim alışkanlıklarına, bilgi edinme biçimlerine, zaman yönetimine ve benlik algısına nasıl etki ettiği araştırılır. Bu nedenle, mevcut literatürden hareketle kapsamlı bir analiz sunarak ve bu alandaki bilgi birikimine katkıda bulunmak hedeflenir. Çalışmanın sonucunda, sosyal medya kullanımına yönelik daha bilinçli yaklaşımlar geliştirilmesi için öneriler de sunulacaktır.
2.SOSYAL MEDYANIN TANIMI, TÜRLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Sosyal medya; bireylerin internet aracılığıyla bilgi, düşünce, deneyim ve içerik paylaşımı yaptığı dijital platformların genel adıdır. Aynı zamanda kullanıcıların etkileşimli olarak içerik üretmesine, paylaşmasına ve tüketmesine olanak sağlayan dinamik bir iletişim ortamıdır. Kullanıcılar sosyal medya aracılığıyla; metin, resim, video gibi içerikler paylaşabilir, yorum yapabilir, beğenilerini ifade edebilir ve diğer kullanıcılarla iletişim kurabilir. Sosyal medya adından da anlaşılacağı üzere, gündelik yaşam içerisinde ilişkisel ve etkileşimsel anlamda gerçekleştirilen aktivitelerin çoğunun sanal ortama aktarıldığı, kendine has ritüelleri, törenleri, arkadaşlıkları, boş zaman etkinlikleri ve gündemi olan iletişim ortamları olarak karşımıza çıkmaktadır (Olgun&Öztürk, 2020: s.140).
Değişen Dünya koşullarında bilgiye en hızlı şekilde ulaşmak, bilgiyi kullanabilmek ve paylaşabilmek; bireylerin ve toplumların gelişimi açısından önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Yaşanan teknolojik gelişmeler doğrultusunda bilgisayar, akıllı telefon ve internetin hayatımıza girmesiyle birlikte bu ihtiyaçların karşılanmasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle de sosyal medya ağlarının yaygınlaşmaya başlaması iletişimde zaman ve mekân kavramını ortadan kaldırmaya başlamış, bilgiye daha hızlı erişim imkânı sağlanmış, bireylerin duygu ve düşüncelerini duyurabilmesi mümkün hale gelmiştir (Ünal, 2023: s.5498). Dünyanın muhtelif yerlerinde yasayan bireyler kültürü ve gelenekleri hakkında daha önce hiçbir bilgisi ve deneyimi olmamasına karşın bu kanallar aracılığıyla başka toplumların ve bireylerin gündelik yasamdaki deneyimlerini, acılarını ve mutluluklarını gözlemleyebilmekte ve bilgi sahibi olabilmektedir (Tugay&Özbey, 2018).
Sosyal medyanın kökleri, 1970’lerde ortaya çıkan ilk çevrimiçi topluluklara ve tartışma forumlarına dayanır. Ancak, sosyal medyanın günümüzdeki anlamıyla yaygınlaşması, 2000’li yılların başında Facebook, MySpace ve Twitter gibi platformların ortaya çıkmasıyla başlar. Mobil cihazların ve internet erişiminin yaygınlaşması, sosyal medyanın hızlı bir şekilde büyümesine ve günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelir. Günümüzde sosyal medya; kullanıcı deneyimini artırmak için yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve büyük veri analizi gibi teknolojilerle entegre edilir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması verilerine göre, 16 – 74 yaş aralığındaki bireylerin internet kullanım oranı %88,8 olarak belirlenmiş, bu oran erkeklerde %92,2, kadınlarda ise %85,4’tür. Aynı zamanda T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Dijital 2024 Ekim Global İstatistik Raporu’na göre Türkiye’de internet kullanım oranı %86.5 ve nüfusun %65.7’si sosyal medya kullanmaktadır. Ayrıca bireylerin günde 6 saat 51 dakikasını internette geçirdiği belirtilmiştir.
Sosyal medya platformları; kullanım amacına, içerik türüne, hedef kitleye ve işlevlerine göre farklı kategorilere ayrılır. Kullanıcılarının arkadaşlarıyla bağlantı kurduğu, görsel ve video içerik paylaştığı Facebook, İnstagram, X gibi; gerçek zamanlı bireysel ve grup iletişimi sağlayan WhatsApp, Telegram gibi; görsel ve video içeriklerinin paylaşıldığı YouTube ve TikTok, Pinterest gibi; belirli konularda tartışma ve bilgi paylaşımı yaptığı Reddit, Ekşi Sözlük gibi; iş dünyasına yönelik içerik ve ağ oluşturma, iş fırsatlarını keşfetmesini ve kariyerlerini geliştirmesini hedefleyen LinkedIn gibi sosyal ağ platformlarıdır.
Sosyal medya, tek yönlü geleneksel medyanın aksine, sosyal medya çift yönlü ve çok yönlü iletişim imkanı sağlar. Kullanıcılarının, kendileri hakkında bilgi paylaştığı ve içeriklerini sergilediği profiller oluşturur ve içerik üretmesini, yorum yapmasını ve paylaşmasını teşvik eder. Takip ettikleri kişilerin ve sayfaların paylaşımlarını içeren bir haber kaynağına sahiptir. Ortak ilgi alanlarına sahip kullanıcılar, gruplar ve topluluklar oluşturarak bir araya gelebilir. Popüler konuları ve etiketleri eş zamanlı olarak takip ederek trendleri belirler. İçerikler, kısa sürede coğrafi sınırları aşarak dünyanın her yerindeki insanlara ve geniş kitlelere ulaşmayı sağlar.
Özetle sosyal medyanın erişim sağlayabileceği alan yelpazesi çok geniştir. Fakat sosyal medyanın olumlu yönleri olduğu kadar olumsuz yönleri de vardır. Çocuklarda aşırı sosyal medya, kullanımı dikkat dağınıklığına ve öğrenme güçlüklerine yol açarken; ergenlerde, kimlik oluşturma süreçlerini olumsuz etkileyerek benlik algılarında bozulmalara neden olabilir. Özellikle ergen yaş gruplarında sosyal medya üzerinden siber zorbalık durumuna maruz kalındığı görülebilir. Yetişkinlerde, iş ve özel yaşam dengelerini bozarak stres seviyelerini arttırırken, aile ve akranlarıyla zaman geçirmede zorluk yaşanabilir. Bu durum, çevreleriyle sağlıklı iletişim kurmada zorluk yaşamalarına sebep olur. Yaşlı bireyler, yalnızlık duygusunu azaltmak amacıyla kullandıkları sosyal platformlarda, gerçek dışı sosyal etkileşimlere maruz kalınabilir. Bu durum, yaşlıların psikolojik sağlığını olumsuz etkiler.
3.SOSYAL MEDYA KULLANIMININ BİREYLERİN GÜNDELİK HAYAT TUTUMLARINA ETKİLERİ
İnternetin yaygınlaşması ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, insan hayatı birçok yönden etkilenmeye başlamıştır (Eren, 2014; akt. Aktaş, 2023: s.1). Bireyler farkında olarak veya olmayarak sosyal medyayı gündelik yaşantılarının bir parçası haline getirmiştir. Uyandıktan tekrar uyuyacakları süreye kadar sosyal medyanın içerisinde aktif olarak yer alır. Sosyal medyada oluşturdukları üyeliklerle farkında olmadan yeni bir sanal hayatın içine dahil olurlar. Başlangıçta sosyal medya kullanımı yetişkinlerden oluşsa da, gelişen ve değişen iletişim dünyası ile beraber yaş oranı giderek düşmektedir. Artık 18 yaş altı bireylerin sosyal medyaya dahil olma oranları giderek daha yüksek seyretmektedir. Farkında olunmasa da sosyal medya, bireylerin hayatlarının tam merkezinde yer edinir. Medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte bireyler toplumsal yaşamı bu araçlar aracılığı ile algılamaya başlamışlar ve doğal olarak bu “aracıların” gerçekliğine bağımlı hale gelmişlerdir. Günümüzde toplumsal yaşamı belirleyen en önemli merkezlerden biri haline gelen medyanın, sosyal yaşamın en önemli aktörlerinden biri olduğu ve modern dünyada pek çok insanın yaşamı medya aracılığıyla algıladığı bilinir. Bu da, toplumun medyalara olan ihtiyacının artması ve onları hayatının merkezine alması sonucunu beraberinde getirmiştir. İnsanlar medyalar aracılığı ile sosyalleşmekte, haberdar olmakta, eğitilmekte ve eğlenmektedir (RTÜK, 2007: 25). Dolayısıyla, medya her yerdedir. Gündelik hayatta medyadan ayrı durulamadığı gibi, medya hep gündelik hayatın içine nüfuz etmiştir (Akdağ, 2014).
Lefebvre (1998), gündelik yaşamın; küreselleşme, devlet, teknik ve teknolojik gelişmeler içerisine yerleştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu anlamda, sosyal ağlar ve internet, gündelik yaşamı dönüştürmüş ve toplumsal yaşamın farklı bir şekilde algılanmasına neden olmuştur. Sosyal ağlar ve İnternet ortamına erişmemiz için gerekli olan yeni medya ortamları, bedenin bir uzantısı haline gelmiştir. Böylece, gündelik yaşamda, yeni medyanın yoğun bir şekilde kullanımı; toplumun sosyal ağlar şeklinde tanımlanmasına yol açmıştır. Sosyal paylaşım ağları ise, kendine özgü bir kültür oluşturmuş ve bu kültürün devamlılığına katkı sunmuştur (Castells, 2005: 497; akt. Dağtaş&Yıldırım, 2015: s.149-150 ).
Bireylerin toplumsal hayattaki pratikleri ile sosyal medyadaki pratikleri büyük ölçüde uyum gösterir. Bireyler benliklerini tıpkı gündelik hayatta yüz yüze iletişim yoluyla sundukları gibi günümüzde sosyal medya aracılığıyla da sunabilirler. Bu durumu daha iyi açıklamak için Erving Goffman‘ın dramaturjik kuramı iyi bir perspektif sunmaktadır (Olgun&Öztürk, 2020: s.142). Erving Goffman’a göre bir kişi kendisini dış dünyaya sunduğu andan itibaren onu izleyenler tarafından ciddiye alınmayı ve her şeyin tam olarak göründüğü gibi olduğuna inanmalarını talep eder (Tugay&Özbey, 2018). İnsanlar gündelik hayatlarında bir tiyatro sahnesinde gibidir. Yaptıkları her bir hareket, sergiledikleri her bir davranış bu tiyatro sahnesindeki rollerinden biridir. Sosyal medyada sergilediğimiz kimliğimiz ve davranışlarımız aslında bu tiyatro sahnesindeki rollerimizdir. Örneğin; bir annenin gerçek hayatta bebeğine veya çocuğuna karşı olan tutumu ile sosyal medya hesabında sergilemiş olduğu anne rolü farklı olabilir. Birinde çocuğuna karşı gerektiğinde daha sert tutumlar sergileyebilirken, diğerinde ise daha anlayışlı ve sakin tutumlarda bulunabilir.
Sosyal medya platformları, bireylerin gündelik hayat tutumlarını doğrudan etkilemekte ve yaşam biçimlerinde köklü değişimlere yol açmaktadır. Sosyal medya kullanımının, bireyler üzerinde psikolojik, sosyal, kültürel ve öğrenimsel gibi etkileri de olmaktadır.
3.1. Psikolojik Etkiler
Sosyal medya, bireylerin gündelik hayatına yalnızca iletişim ve bilgi edinme açısından değil, aynı zamanda psikolojik durumları ve duygusal iyi oluşları üzerinde de önemli etkiler bırakır. Bu platformların sürekli kullanımı bireylerin benlik algısını, ruh sağlığını ve sosyal ilişkilerini etkileyerek çeşitli psikolojik sonuçlar doğurabilmektedir. Bu etkiler, hem olumlu hem de olumsuz olabilir ve kişinin kişilik özelliklerine, sosyal medya kullanım alışkanlıklarına ve platformlarla etkileşim biçimine göre değişiklik gösterebilir. Sosyal medya ağları üzerinde oluşturulan benlik ile gerçek dünya benliğinin fiziksel olarak aynı olmasa bile, psikolojik olarak aynı olduğu ve aşırı sosyal medya ağı kullanımı sonucunda da negatif olarak etkilendiği belirtilebilir (Büyükçorak&Dinç, 2020: s.32).
Sosyal medyada sürekli olarak başkalarının “mükemmel” hayatlarını izlemek, sosyal karşılaştırma ve yetersizlik duygularını artırarak depresyon ve anksiyeteye katkıda bulunabilir. İdealize edilmiş görüntüler ve yaşam tarzları, bireylerin kendi hayatlarını olumsuz bir şekilde değerlendirmelerine ve özgüven eksikliği yaşamalarına neden olabilir. Bağımlılık yapıcı özellikler taşıyabilir ve aşırı kullanımları kişilerin gündelik yaşamlarını, işlerini ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Sosyal medyayı yatmadan önce kullanmak, uykuya dalmayı zorlaştırabilir ve uyku kalitesini düşürebilir. Bu da yorgunluk, konsantrasyon eksikliği ve ruh hali değişikliklerine yol açabilir. Siber zorbalık, nefret söylemi ve olumsuz yorumlar gibi olumsuz deneyimler; öfke, üzüntü, kıskançlık ve kaygı gibi olumsuz duyguları tetikleyebilir. Ayrıca, sosyal medya “FOMO” (Fear of Missing Out – Kaçırma Korkusu) olarak adlandırılan ve sosyal etkinlikleri kaçırma endişesine yol açan bir duyguyu tetikleyebilir.
FOMO, ilk olarak 2004 yılında sosyal psikoloji literatürüne girmiş ve dijital çağın getirdiği “sürekli bağlı kalma” zorunluluğu ile daha da belirgin hale gelmiştir. Bireylerin sosyal medya aracılığıyla çevrelerinde olup biten gelişmeleri kaçırma korkusu yaşaması olarak tanımlanan modern bir psikolojik fenomen olarak karşımıza çıkar. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte daha görünür hale gelen FOMO sendromu, bireylerin sürekli olarak sosyal medya platformlarında aktif olma ve güncel gelişmeleri takip etme ihtiyacı hissetmelerine sebep olur. İnstagram, TikTok platformlarında “Akım” adı altında oluşturulan fotoğraf ve video paylaşımları, belirlenen bir konuda tüm kullanıcıların deneyimlemesi zorunlu bir durumun gerçekleştirilmesini sağlar. FOMO sendromundaki bireyler, bu akımları kaçırmaktan korkar ve olabildiğince tümüne katılmaya çalışır. Örneğin; günümüzde hızlı bir şekilde yayılan “Dubai Çikolatası” furyası buna güzel bir örnektir. Başlangıçta akım olarak ortaya çıkarılan bu furya, tüketim kültürünü de etkilemiştir. Hemen hemen her kafe, restoran gibi işletmelerde Dubai çikolatası raflarda yerini almaktadır. Bu durum sosyal medyada meydana gelen her bir olayın, bireylerin tüketim alışkanlıklarını da şekillendirdiğini gösterir.
Sosyal medya kullanımının, bireylerin gündelik hayatlarına olumlu etkilerinden de söz edilebilir. bireylerin arkadaşları ve aileleriyle bağlantıda kalmasını sağlayarak sosyal destek mekanizmalarını güçlendirir. Özellikle yalnızlık hissini azaltarak bireylerde aidiyet duygusunu artırabilir. Kullanıcılar, sosyal medya aracılığıyla kendilerini özgürce ifade etme fırsatı bulabilir ve ilgi alanlarına yönelik içerikler paylaşarak psikolojik rahatlama yaşayabilirler. Sosyal medya platformlarında paylaşılan başarı hikayeleri, motivasyonel içerikler ve pozitif mesajlar bireylerin kendilerini geliştirmelerine katkıda bulunabilir. Ruh sağlığı konusunda farkındalık yaratan içerikler sunarak bireylerin stres yönetimi ve duygusal destek arayışlarında yardımcı olabilir.
3.2. Sosyal Etkiler
Sosyal medya, bireylerin günlük yaşamındaki sosyal ilişkilerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynar. Sosyalleşme biçimlerini, iletişim kurma şekillerini, topluluklara dahil olma yöntemlerini ve sosyal normları algılama biçimlerini derinden etkiler. Özellikle yetişkinler, sosyal medyayı haberleri takip etmek, iletişim kurmak, bilgi alışverişinde bulunmak ve eğlence arayışlarını karşılamak için sıklıkla kullanmaktadır (Uluç ve Yarcı, 2017; akt. Aktaş, 2023: s.3). Bireyler arası etkileşimi kolaylaştıran bu dijital platformlar, iletişim biçimlerinden toplumsal normlara kadar geniş bir yelpaze oluşturur. Goffman, kişinin kendi durumunu tanımlamak üzere diğer insanlara karşı istemli ya da istemsiz sergilediği performansların tamamına ‘vitrin’ adını vermektedir. Vitrinin tüm donanımları arasında cinsiyet, boy ve görünüş, yas, ırksal özellikler, konuşma kalıpları ve yüz-vücut ifadeleri gelmektedir. Bizler, kişilerin görünüşleri ve tutumları arasında bir tutarlılık olmasını talep ederiz (Tugay&Özbey, 2018). Bireyler kendilerini topluma karşı bu vitrin aracılığıyla gösterir. Toplum tarafından kabullenilmek isteyen insanlar, kendilerini toplumda beklenildiği gibi sergilemeye özen gösterir. Bu durumun hem olumlu hem de olumsuz yanları olmaktadır.
Olumlu etkileri olarak; sosyal medya platformları, bireylere yeni insanlarla tanışma, farklı kültürlerle etkileşimde bulunma ve sosyal çevrelerini genişletme olanağı sunar. Coğrafi mesafelerden bağımsız olarak arkadaşları, aileleri ve iş çevreleriyle anında iletişim kurmalarına olanak tanır. İnsanların ortak ilgi alanlarına sahip kişilerle bir araya gelerek topluluklar oluşturmasını ve aidiyet duygusunu güçlendirmesini sağlar. Özellikle marjinal gruplar veya benzer zorluklarla mücadele eden bireyler için önemli bir destek kaynağı olabilir. Aynı zamanda dışlayıcı ve kutuplaştırıcı da olabilir, bu da toplumsal bölünmeleri derinleştirebilir. Sosyal medya platformları, toplumsal olaylara dikkat çekme ve farkındalık yaratma açısından güçlü bir araçtır. Sosyal kampanyalar, yardım hareketleri ve toplumsal dayanışma mesajları aracılığıyla bireylerin daha bilinçli ve duyarlı hale gelmelerini sağlar. İş alanlarında profesyonel ağlar sayesinde bireyler, kariyer fırsatlarını değerlendirme ve iş dünyasında kendilerini tanıtma şansı bulabilir. Bu durum, bireylerin iş hayatında bağlantılar kurarak sosyal sermayelerini genişletmelerine de olanak sağlar.
Olumsuz etkileri olarak ise; aşırı ve bilinçsiz sosyal medya kullanımı, bireylerin sosyal ilişkilerine zarar verebilecek çeşitli sonuçlar doğurabilir. Kullanımının artması, bireylerin yüz yüze iletişim becerilerinin zayıflamasına neden olabilir. Gerçek dünyadaki ilişkiler yerine sanal dünyaya odaklanılması, bireylerin sosyal ortamlarda etkin iletişim kurmalarını zorlaştırabilir. Sosyalleşmeyi sağladığı gibi asosyalleşmeye de sebebiyet verebilir. Bireylerin sürekli çevrimiçi ortamda olma isteği, fiziksel dünyada sosyal izolasyona yol açabilir. Sanal dünyada geçirilen uzun süreler, gerçek sosyal ilişkilerin ihmal edilmesine ve yalnızlık hissinin artmasına neden olabilir. Paylaşılan “ideal” yaşam görüntüleri, bireylerin kendilerini sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamalarına neden olabilir. Bu durum, rekabet duygusunu artırarak bireylerde tatminsizlik ve özgüven eksikliğine yol açabilir. Aynı zamanda aktif kullanım sonucunda paylaşılan kişisel bilgilerin kötüye kullanılması, bireylerin mahremiyetlerinin ihlal edilmesine neden olabilir. Özellikle çocuklar ve gençler; kimlik hırsızlığı, siber zorbalık ve veri ihlalleri gibi sosyal tehditlere daha açık hale gelebilir. Bu durum bireylerin siber zorbalığa maruz kalma riskini arttırır. Olumsuz ve incitici yorumlar, insanların psikolojik olarak zarar görmesine neden olabilir ve sosyal çevreleriyle olan ilişkileri olumsuz etkilenebilir. Son olarak geçirilen uzun saatler nedeniyle iş, okul ve aile yaşamında aksaklıklar yaşanabilir ve aşırı kullanım sonucunda, bireylerin gündelik hayat rutinlerinde ve sorumluluklarında verimlilik kaybına neden olabilir.
3.3. Kültürel Etkiler
Sosyal medya, kültürün üretilmesi, paylaşılması ve tüketilmesi üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Küresel bir platform olarak, farklı kültürler arasında etkileşimi artırarak kültürel değişim ve dönüşümü hızlandırır. Bu süreçte değerler, inançlar, dil, sanat, müzik, moda gibi kültürel unsurlar sosyal medya aracılığıyla yayılır ve dönüşür. Sosyal paylaşım ağları içinde yer almak ve yeni çıkan her teknolojiyi kullanmak, popüler kültür dinamikleri içerisinde yer almayı gerektirmektedir. Popüler kültür, kendisi gibi olmayanı marjinalleştirip, görmezden geldiği için; bireyler, toplumun çoğunluğunun benimsediği davranışları gerçekleştirmeyi sürdürmektedir (Dağtaş&Yıldırım, 2015: s.150). Bireyler; geleneksel ve kültürel normları yeniden şekillendirebilir, farklı kültürlere entegre olabilir veya kültürel kimlik çatışmaları yaşayabilirler.
Medya, kültürel içeriklerin hızlı ve geniş bir şekilde yayılmasını sağlayarak kültürel değişim ve dönüşümü sürecini hızlandırır. Farklı kültürlerden insanlar, sosyal medya aracılığıyla birbirlerinin yaşam tarzlarını, geleneklerini, değerlerini ve inançlarını gözlemleyebilir ve etkileşimde bulunabilirler. Bu durum, kültürel çeşitliliğin artmasına ve küresel bir kültürün oluşmasına katkıda bulunabilir. Dil kullanımını ve iletişim biçimlerini etkileyerek yeni dil kalıplarının, kısaltmaların ve ifadelerin ortaya çıkmasına neden olur. Aynı zamanda, görsel iletişimin ön plana çıkmasıyla emoji ve GIF gibi yeni iletişim türleri yaygınlaşmaktadır. Bu durum, dilin dinamizmini ve sürekli değişim halinde olduğunu gösterir. Bireylerin kimliklerini ifade etme ve aidiyet duygusu geliştirme biçimlerini etkiler. Sosyal medya platformlarında, bireyler kendilerini farklı gruplarla özdeşleştirebilir, ilgi alanlarına uygun topluluklara katılabilir ve kültürel kimliklerini vurgulayabilirler. Böylece, bireylerin kendilerini ait hissettikleri bir topluluk bulmalarına ve kimliklerini güçlendirmelerine yardımcı olunabilir. Son olarak medya, sanatçıların eserlerini sergilemeleri, yeni kitlelere ulaşmaları ve diğer sanatçılarla etkileşimde bulunmaları için yeni bir platform sunar. Aynı zamanda, sosyal medya kullanıcıları da içerik üreterek yaratıcılıklarını ifade edebilir ve sanatsal akımlara katılabilir. Bu durum, sanatın demokratikleşmesine ve daha geniş kitlelere ulaşmasına katkıda bulunur.
3.4. Öğrenimsel Etkiler
Son olarak sosyal medyanın; sosyal, kültürel ve psikolojik etkilerinin yanında öğrenimsel etkileri de bulunur. Burada bireylerin öğrenme biçimleri, bilgiye erişim yöntemleri ve eğitimle olan etkileşimleri ön plandadır. Geleneksel öğrenme ortamlarının sınırlarını aşan sosyal medya; bilgiye hızlı erişim imkanı sunma, farklı öğrenme biçimlerini destekleme ve interaktif bir öğrenme ortamı yaratma gibi avantajları bulunur. Tüm bunların yanında dikkat dağınıklığı ve yanlış bilgiye maruz kalma gibi sonuçlar da yaratabilir.
Bireylerin farklı kaynaklardan bilgiye erişimini kolaylaştırır ve bilgi paylaşımını teşvik eder. Öğrenciler, sosyal medya aracılığıyla ders materyallerine, akademik makalelere, online kurslara ve uzman görüşlerine ulaşabilirler. Aynı zamanda, öğrenciler kendi bilgilerini ve deneyimlerini paylaşarak birbirlerinin öğrenmesine katkıda bulunabilir. Öğrenme ortamlarını zenginleştirerek öğrenciler ve eğitimciler arasında etkileşimi artırır. Online forumlar, tartışma grupları ve sosyal öğrenme platformları, öğrencilerin ders materyallerini tartışmalarına, sorular sormalarına ve birbirlerinin öğrenmesine yardımcı olmalarına olanak tanır. dijital okuryazarlık ve eleştirel düşünme becerilerinin gelişimi için önemli bir araç olabilir. Günümüzde sanal dershane görevi gören sosyal medya, pek çok eğitim içeriğine kolay yoldan ulaşma imkanı sunar. Medyanın bu denli gelişiminden önce birey, bir alanda eğitim alabilmek, için eğitimin bulunduğu kuruma gitmek mecburiyetindeyken; şimdilerde ise online olarak istediği alandaki eğitimi olduğu yerden rahatlıkla alabilme imkanına kavuşmuştur.
Öğrenciler, sosyal medya aracılığıyla bilgiyi değerlendirmeyi, güvenilir kaynakları ayırt etmeyi, farklı bakış açılarını analiz etmeyi ve kendi görüşlerini oluşturmayı öğrenir. Akademik başarı ve motivasyon üzerindeki etkileri karmaşık ve kişinin kullanım alışkanlıklarına, öğrenme stillerine ve öz düzenleme becerilerine bağlı olarak değişir. Kontrollü ve bilinçli sosyal medya kullanımı, öğrenmeyi destekler ve motivasyonu artırabilir, fakat aşırı ve amaçsız kullanımı akademik başarıyı olumsuz etkileyebilir. Geleneksel düzende farklı bir biçimde yaşanan gündelik hayat artık dönüşmekte ve bireysel yaşamlarımıza hızlı bir şekilde giren internet ve sosyal medya aracılığıyla gündelik yaşam stillerimize farklı bir alan açarak toplumsal hayatı yeniden inşa etmektedir (Tugay&Özbey, 2018).
4.SONUÇ
Sosyal medya, bireylerin gündelik hayat tutumlarını çok yönlü bir şekilde etkileyen önemli bir unsur haline gelmiştir. Sosyal, kültürel, psikolojik ve öğrenimsel boyutlarıyla, bireylerin kimlik oluşumundan toplumsal ilişkilerine, bilgiye erişiminden yaşam tarzlarına kadar pek çok alanda belirleyici bir rol oynar. Bu çalışma, sosyal medyanın bireyler üzerindeki etkilerini literatür ışığında ele alarak, sosyal medya kullanımının getirdiği avantajları ve dezavantajları ortaya koymayı amaçlar.
Günümüzde sosyal medya kullanımı, her yaştan bireyin gündelik hayatının bir parçası haline gelmiştir. Öyle ki kimi bireyler medyayı bir kazanç elde etme noktası olarak görerek, yaşamlarının merkezine koyar. Kimileri ise, sadece bilgi edinme, iletişim kurma, haber takibi gibi amaçlarla kullanır. Bireylere yeni insanlarla tanışma, farklı kültürlerle etkileşimde bulunma ve sosyal çevrelerini genişletme fırsatı sunarken, aynı zamanda yüz yüze iletişimin azalmasına ve yüzeysel ilişkilere yol açar. Tüketim alışkanlıkları açısından bakıldığında, sosyal medyanın reklamlar, influencer pazarlama ve ürün yerleştirme gibi yöntemlerle tüketicilerin satın alma kararlarını etkiler ve marka bilinirliğini arttırır. Aynı zamanda bu durum, aşırı tüketime teşvik edebilir. Bilgi edinme açısından, insanları farklı kaynaklardan bilgiye erişimini kolaylaştırsa da bilgi kirliliği ve güvenilir kaynakları ayırt etmede zorluklar yaratabilir. Zaman yönetimi açısından ise, sosyal medya kullanımı zamanı verimli kullanmayı zorlaştırırken, dikkat dağınıklığına da yol açabilir. Benlik algısı ve özsaygı üzerindeki etkilerine bakıldığında ise, sosyal karşılaştırma ve rekabet duygularını artırarak mükemmelliyetçilik ve yetersizlik duygularına yol açtığı görülmüştür.
Sosyal medyanın gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi, bireylerin tutum ve davranışlarını çeşitli şekillerde etkilediğini gösterir. İnsanların sosyal medya kullanım farkındalığının artması, dijital okuryazarlığın gelişmesi ve zaman yönetimi becerilerinin kazanılması, sosyal medyanın olumsuz etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Sosyal medyanın potansiyel faydalarından yararlanmak ve olası olumsuz etkilerinden korunmak için, bireylerin sosyal medya kullanım alışkanlıklarını sorgulamaları ve bilinçli bir şekilde kullanmaları önem taşır Böylece hem bireysel hem de toplumsal fayda sağlanabilir.
5.ÖNERİLER
Sosyal medyanın bireyler üzerindeki olumsuz etkilerini minimize etmek için bilinçli ve kontrollü kullanım büyük önem taşır. Bireylerin sosyal medya kullanımını sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi için aşağıdaki stratejiler uygulanabilir:
- Sosyal medya kullanımına dair bilinçli farkındalık geliştirilmeli, belirli zaman dilimlerinde kullanım sınırları belirlenmeli ve dijital detoks yöntemiyle sosyal medyadan belirli aralıklarla uzak kalınmalıdır. Mahremiyet ve güvenlik önlemleri artırılarak kişisel bilgilerin korunmasına dikkat edinilmelidir.
- Sosyal medyada karşılaşılan bilgilere eleştirel bir yaklaşımla yaklaşılmalı, olumlu içeriklere odaklanarak olumsuz etki yaratabilecek içeriklerden kaçınılmalı, güvenilir kaynaklar tercih edilmeli ve bilgi kirliliğine karşı dikkatli olunmalı. Ruh sağlığını korumak adına profesyonel destek alınarak ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinilmelidir.
- Gerçek hayattaki sosyal ilişkilerin ve deneyimlerin yerini almamalı, bireylerle yüz yüze iletişime ve gerçek hayattaki sosyal etkileşimlere zaman ayırılmalı. Gerçek hayattaki sosyal ilişkiler güçlendirilerek sanal ortamdan bağımsız sosyal destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
KAYNAKÇA
- AKDAĞ, Mustafa. (2014). Gündelik hayat ve medya üzerine, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı Hayat Boyu Öğrenme Programı, Erişim Adresi: https://avesis.erciyes.edu.tr/yayin/fcc19ee4-a0f7-4b0a-8d60-27792393b412/gundelik-hayat-ve-medya-uzerine
- AKTAŞ, Senem. (2023). Yetişkinlerde sosyal medya kullanımının, sosyal görünüş kaygısı ve yeme tutumu üzerinde etkileri (Yüksek Lisans Tezi, Yakın Doğu Üniversitesi, Lefkoşa). Erişim Adresi: https://docs.neu.edu.tr/library/9612566342.pdf
- BÜYÜKÇORAK, Mehmet & DİNÇ, Mehmet. (2020). Sosyal medyanın aşırı kullanımının psikolojik etkileri ve Türk gençlerinin sosyal medyayı kullanım özellikleri, Psikoloji Araştırmaları (Cilt:1, Sayı:1, s.30-33).
- DAĞTAŞ, Erdal & YILDIRIM, Ozan. (2015). İnternet ve sosyal ağlar dolayımlı gündelik yaşam pratikleri: Anadolu Üniversitesi öğrencileri üzerine mikro alan araştırması, Ciu Cyprus International University, Cilt:9, Sayı:8, s.149-180.
- OLGUN, Cem Koray & ÖZTÜRK, Emre. (2020). Sosyal medya ve dolayımlı gündelik yaşam: Goffman ve Castells ekseninde sosyal medya kullanımının gençler üzerindeki etkisi (Adıyaman üniversitesi örneği), Aylin GÖRGÜN BARAN, Oya HAZER ve M. Serhat ÖZTÜRK (Ed.), Gençlik ve Dijital Çağ (s.139-154), Hacettepe Üniversitesi, Erişim Adresi: https://yunus.hacettepe.edu.tr/~sadi/yayin/Kitap_Genclik_ve_Dijital-Cag-2020_Kapak-Icindekiler.pdf
- ŞİMSEK, Mustafa. (2024). TÜİK Açıkladı! Türkiye’de En Çok Hangi Sosyal Medya Uygulaması Kullanılıyor?, Erişim Adresi: https://www.muhabir.com.tr/tuik-acikladi-turkiye-de-en-cok-hangi-sosyal-medya-uygulamasi-kullaniliyor/34373/ (Erişim Tarihi: 20.01.2025)
- TUGAY, İlknur & ÖZBEY, Tuba Nur. (2018). Sosyal medya kullanımı ve gündelik yaşamda benliğin sunumuna etkileri, T.C. İstanbul Ticaret Üniversitesi Dış Ticaret Enstitüsü Tartışma Metinleri.
- Türkiye’de 303 Milyon Aktif Sosyal Medya Hesabı Var. (2024, Aralık). T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Erişim Adresi: https://www.uab.gov.tr/haberler/turkiye-de-303-milyon-aktif-sosyal-medya-hesabi-var (Erişim Tarihi: 20.01.2025)
- ÜNAL, İ. Haşim. (2023). Z kuşağında sosyal medyanın karar verme davranışları üzerine etkisi ve kişilik özelliklerinin aracılık rolü, SOCIAL SCIENCES STUDİES Journal, s.5496-5508, Erişim Adresi: https://sssjournal.com/files/sssjournal/6467c92f-ce1b-4cb0-8886-3fe3933c3140.pdf