ÖZET
Küreselleşme ile göç olgusu hızlanmış ve önem kazanmıştır. Teknolojinin ilerlemesi ile insanlar daha hızlı hareket ederek daha uzun mesafeler kat etmişlerdir. Saf ırk ve saf milletten oluşan toplum ve ülke inşası günümüzde imkansıza yakındır. Kaynakların adil dağıtılmıyor oluşu insanları göçe sürüklemiştir. (Adıgüzel, 2024). İnsan hareketliliği açısından göç ele alındığında Çeşitli, sebepler göze çarpmaktadır. Savaş, doğal afetler, kıtlık, din temelli göçler başat göç sebepleridir. Bu çalışmada var olan göç sebeplerinden savaş temelli göçlerden olan Suriyelilerin göçleri esas alınmıştır. Araştırmanın temel konusu 15-18 yaş arası Suriyeli göçmen çocukların göç olgusunun arkadaşlıklarının etkisidir. Araştırma topluluğu olarak 15-18 yaş arası Suriyeli çocuklar tercih edilmiştir. Araştırma sahası olarak Bursa ili tercih edilmiştir. Suriyeli göçmenlerin göç etmiş olmalarının kurdukları arkadaşlıklarına etkisi araştırmanın kapsamını oluşturmuştur. Araştırma fenomenolojik yöntem etrafında şekillenmiştir. Katılımcılarla yapılan görüşmelerde yarı yapılandırılmış görüşme ve çizim tekniği kullanılmıştır. Araştırmalarda katılımcılardan elde edilen verilerde kıskanma, mobbing, dindaşlık, geri dönme kavramları ön plana çıkmaktadır. Katılımcılardan birinin “Bazıları kardeşime taş atıyorlardı Suriyeli olduğu için.” ifadesine göre bireyler mensup oldukları etnik grup dolayısıyla şiddette ve hakarete maruz kalmışlardır.
GİRİŞ
Göç, insanlık tarihi kadar eskidir. (Adıgüzel, 2024). Bu denli eski olan bir olay günümüze gelene kadar çokça çalışmaya tabi tutulmuştur. Sanayi devrimiyle birlikte üretimin hız kazanması beraberinde ekonomik refahı ve tüketimde de hızlanmayı getirmiştir. İnsanlar bu dönemle birlikte daha çok kazanıyor, daha çok tüketiyor ve daha fazla hareket ediyor. Bu hareketlilik küreselleşmenin sac ayağıdır. İnsanların ilk dönemlerinden itibaren insanlar çeşitli sebeplerden dolayı bir yerden bir yere hareket etmişlerdir. Bu hareketliliğin sebepleri zamanın gereksinimlerine göre değişmektedir, ilk çağlarda insanlar yaşam şartlarının el verdiği yerlere göç ediyorlardı; su kenarları, otlaklar gibi… bu tarz beslenme amaçlı göçlerin yanında siyasi ve coğrafi nedenlerden kaynaklanan göçlerde mevcuttur. MS 350 ve 800 yılları arasında kitlesel şekilde gerçekleşen Kavimler Göçü de bu göç türüne örnektir; ayrıca inanç temelli göçler de dünya tarihinde yer almaktadır. Bu göç türüne de İslamiyet’te önemli bir yere sahip olan 622 yılında yapılmış hicret örnek verilebilir. 1950’lere gelindiğinde ise ülkemizde yaşanan kırdan kente göçler saydığımız bu göçlerden farklı olarak bir neden etrafında şekillenmekten ziyade çoklu nedenlerden kaynaklanmaktadır. Görüldüğü üzere dünya tarihinde ister büyük ister küçük ölçekli olsun birçok göç yaşanmıştır.
Göç tarihi yukarıda bahsedildiği gibi irili ufaklı göçlerle doludur ancak göç olgusu hız kazanmış ve göç etme sebepleri çeşitlilik göstermeye başlamıştır. Bu çeşitliliğe rağmen göç sebepleri genel anlamda savaş, kıtlık, doğal afetler, soykırım ana başlıklarıyla ifade edilebilir. Bu araştırmada savaş temelli göç örneklerinden olan Suriye’den Türkiye’ye göç olgusunu 15-18 yaş arası çocukların arkadaşlıklarına etkisi konu olarak belirlenmiştir. Araştırmaya konu olan 15-18 yaş grubunun tercih edilmesinin nedeni çocukların bu yaş grubunda kimlik ve benlik bilgilerinin toplum ve değer yargılarının oluşmuş olmasıdır. Ayrıca bu yaş grubunun kavramları daha net algılayıp cevaplıyacağı düşünülmüştür. “Gençler ne yetişkin ne de çocuk olarak kabul edildikleri bu geçiş döneminde uyum sağlamakta güçlük çekerler. Kimlik arayışına giren genç bu dönemde ya kimliğini kazanmış olarak ya da kimlik kargaşası ile çıkar.” (2024,06,04 https://www.cadempsikoloji.com).
Araştırmada 15-18 yaş grubunda yer alan çocukların göç olgusunun arkadaşlıklarına etkisi konu alınmış, onun dışındaki konularla ilgilenilmemiştir. Dolayısıyla göç olgusunun arkadaşlığa etkisi çalışmanın kapsamını oluşturmaktadır. Araştırmada Suriye uyruklu göçmenlerin tercih edilmesinin nedeni Göç İdaresi Başkanlığı’ndan bu “16 Eylül 2020 tarihi itibariyle 5 ilde 7 geçici barınma merkezinde 59.877 geçici loruma kapsamındaki Suriyeliler barındırılmaktadır. Bunun dışında geçici barınma merkezleri dışında 5.559.041 geçici koruma Sahibi Suriyeli yaşamaktadır. (https://www.goc.gov.tr/) bu alıntıdır. Göç İdaresi Başkanlığı’ndan alınan bu veriye göre Suriye kökenli göçmenler Türkiye’de önemli bir yoğunluğa sahiptir. Çocuklar son dönem göç hareketleri içerisinde yeni ve önemli bir grup olarak karşımızda bulunmaktadır. (Sirkeci ve ark. 2016) Bu alıntı gösteriyor ki göç çalışmaları içerisinde çocukların kapladığı alan gün geçtikçe önemini arttırmaktadır. Yetişkinleri de çok ciddi şekilde etkileyen göç olgusunun aile üyeleri arasında en savunmasız olan çocuklar açısından yeni yaşam koşullarına uyumsuzluk, dışlanma, yetersiz hijyen ve beslenme, sağlık, psikoloji, bedensel ve zihinsel gelişim geriliği, korunma eksikliği, güvensiz ev ortamı, suç işleme, antisosyal davranışlar, istismar, ihmal gibi olumsuz etkileri görülmektedir (akt. Baş ve ark.,2017). Alıntıda ifaden edildiği şekliyle göç karmaşık ve geniş kaplamlı olgu olması sebebiyle bazı alanlar sığ kalmaktadır. Bu çalışmada sığ kalan alanlardan olan göç ve arkadaşlık ilişkililerine yönelinmiştir.
YÖNTEM
Suriyeli çocukların göçe ve göç- arkadaşlık ilişkilerinin incelendiği bu çalışmada sosyal yapılandırmacılık ve fenomenoloji yöntemlerinden faydalanılmıştır. Araştırmada kullanılan sosyal yapılandırmacılık yaklaşımı; araştırmacının çevresinde maruz kaldığı bir durum, fenomen ya da olguyu diğer insanların nasıl deneyimleyip algıladığı esasına dayanmaktadır. Bu çalışmada da gözlemlenen çevrede çalışılması gerekilen bir alan olan göç olgusu araştırılmıştır. Sosyal yapılandırmacılık Creswell’in kitabında “Sosyal yapılandırmacılıkta bireyler, içinde yaşadıkları ve çalıştıkları dünyayı anlamaya çalışırlar.” (Creswell, 2013) şeklinde ifade edilmiştir. Yapılan çalışmada bir durum ya da bir olguyu merkeze alıp bu durum ya da olguyu insanların nasıl deneyimledikleri ve nasıl algıladıklarını inceleyen fenomenolojik yöntem kullanılmıştır. Kullanılan fenomenolojinin temel amacı Creswell’in kitabında; “Fenomenolojinin temel amacı bir fenomenle ilgili bireysel deneyimleri evrensel nitelikteki bir açıklamaya indirgemektir.” (akt. Creswell, 2013). Çalışmada verilerin toplanma aşamasında yarı yapılandırılmış görüşme ve çizim tekniklerinden yararlanılmıştır. Katılımcılarla yapılan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile katılımcılara, duruma ve bağlama göre soru sorma imkânı sağlanmıştır. Katılımcılarımıza önceden hazırlamış olduğumuz soruların yanında, sahada, duruma ve bağlama göre soru sorma imkânı tanıyan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği bu çalışmada ve birçok nitel araştırma çalışmasında kullanılmaktadır. Bu teknik sayesinde araştırmacılar daha nitelikli sorular sorarak daha ayrıntılı ve kapsamlı veriler elde edebilmektedir. Araştırma sahası olarak Bursa’ nın seçilme nedeni; “Türkiye’ deki iller arasında bünyesindeki göçmen nüfusu açısından Bursa ülke genelinde 7. Sırada yer almaktadır.” (2024,06,04 https://multeciler.org.tr). Bu çalışmada araştırma topluluğu olarak 15-18 yaş arası suriyeli çocuklar tercih edilmiştir. Bu yaş grubunun tercih edilmesinin nedeni çocukların bu yaş grubunda kimlik ve benlik bilgilerinin toplum ve değer yargılarının oluşmuş olmasıdır. Ayrıca bu yaş grubunun kavramları daha net algılayıp cevaplıyacağı düşünülmüştür. “Gençler ne yetişkin ne de çocuk olarak kabul edildikleri bu geçiş döneminde uyum sağlamakta güçlük çekerler. Kimlik arayışına giren genç bu dönemde ya kimliğini kazanmış olarak ya da kimlik kargaşası ile çıkar.” (2024,06,04 https://www.cadempsikoloji.com )
3. BULGULAR
On bir katılımcı ile yapılan çalışmada; katılımcılar fenomene benzer ve farklı anlamlar yükleyebilmektedir. Katılımcıların yaşı, cinsiyeti ve diğer faktörler göz önüne alındığında her biri fenomeni kendi deneyimleri kapsamında değerlendirmiştir.
3.1. Göçmenlerin arkadaşları tarafından dışlanması ( etnik kimlik temelli)
Katılımcı 1: Yaş: 16, Cinsiyet: Kız, Göç: 2013
Katılımcı bu resmi göç ve arkadaşları tarafından dışlanması bağlamında çizmiştir. Resimde sınıfı çizmesinin nedeni olarak okulda maruz kaldığı dışlanmayı anlatmaktır. Katılımcı bu resmi çizdikten sonra resmi yorumlama kısmına geldiğinde;
“Biz Suriyeliler yüksek not aldığımızda onlar böyle görünce çok kıskanıyorlar bir arkadaşım var onu yere düşürdüler merdivenden.”
“Mesela Hoca bir şey soruyor tamam mı ben cevapladığımda hemen atlar sen ne diyorsun Suriyeli falan der burada da mesela bir balonum bile olsa hemen bakarlar çok şanslısın Suriyeli derler çikolatayı bile kıskanıyorlar yani.”
“Şimdi Türkiye’de bizi neden istemiyorlar çünkü aşırı çalışkan bir milletiz ileride Suriyeliler ben şey sanıyorum 2030 da doktorlar, hemşireler herkes Suriyeli olacak. (!!!).”
İfadelerini kullanmıştır.
Katılımcı 2: Yaş: 17, Cinsiyet: Erkek, Göç: 2014
Katılımcı bu resimde okulda ve arkadaş çevresinde yaşadığı izole olmuşluk hissini anlatmak istemiştir. Katılımcı bu resmi çizdikten sonra resmi yorumlama kısmına geldiğinde;
“Burada okulda fotoğraf çekiliyorduk arkadaşlarım yan yanayken ben fotoğrafta yalnız kalmayı istiyordum.”
“Yalnız kalmak istememin nedeni geri döneceğimizi düşünüyordum.”
“Ablam bana anlatıyordu ilkokula başladığım zamanlar şey dedi öğrencilerden uzak duruyorsun ikinci sınıftayken biraz daha yakınlaştım üçüncü sınıftayken biraz daha yakınlaştım en sonunda toplumun bir parçası oldum yani.” İfadelerini kullanmıştır.
Katılımcı 4: Yaş:17 Cinsiyet: Kız Göç:2014
Katılımcı çizmiş olduğu bu resimde yaşıtları tarafından uğradığı şiddeti resmetmiştir. Bu resimle alakalı; “Bazıları kardeşime taş atıyorlardı Suriyeli olduğu için.” İfadesini kullanmıştır.
Akran zorbalığı konusunda yapılan bir çalışmada elde edilen “Okul zorbalığının mevcut olduğu durumlarda bir ya da birden fazla öğrencinin kendilerinden güçsüz öğrencileri kasıtlı şekilde sürekli olarak huzursuz etme durumları söz konusudur. Okullarda sıklıkla yer alan ve akran zorbalığı olarak adlandırılan şiddet olayları, güçsüz öğrencilerin kendilerine oranla daha güçlü, popüler veya bedensel olarak daha iri olan öğrenciler tarafından psikolojik, sözel ya da fiziksel olarak zarar görmelerine yol açmaktadır.” (Karataş ve Akcan, 2011). Veri çalışmadaki çizimlerle örtüşmektedir.
3.2. Göç ve Sınır Olgusu
Katılımcı 2: Yaş: 17, Cinsiyet: Erkek, Göç: 2014
Katılımcı 2’den göç olgusunu resmetmesi istendiğinde bu resmi çizmiştir. Bu resimde sınır kapısında yaşadıklarını anlatmak için çizmiştir. Bu resmi yorumlaması istendiğinde;
“Ben ve abim böyle gelmiştik, yarıda kalmış oyuncaklar veya hayaller…”
“Benim çantam bile çok ağırdı o zamanlar. Kendi çantamı kendim taşıdım kendi pasaportumu kendim verdim.”
“Annem bir yıl burada dururuz döneriz diye düşünmüştü o yüzden tencere deterjan hatta getirmişti onu hatırlıyorum yorgan gibi bir şeyler getirmişti.” İfadelerini kullanmıştır.
Katılımcı 3: Yaş: 16, Cinsiyet: Erkek, Göç: 2014
Katılımcı 3’ten göçü resmetmesi istendiğinde üzerine durduğu konu ve resmin ana teması olarak sınır kavramı göze çarpmaktadır.
“Yere bir şey sermiştik onun üzerine oturuyorduk şurada insanlar falan vardı hep ful onlar da örtü koyup üstüne oturuyorlardı çantaları falan vardı. Bir tane kuyu kazmıştım yapacak bir şey yoktu canım sıkılmıştı.”
İfadesini kullanmıştır.
3.3. Göç ve Oyun
Katılımcı 3: Yaş: 16, Cinsiyet: Erkek, Göç: 2014
Katılımcı 3 göç ve arkadaşlık ilişkilerini yukarıdaki resimdeki gibi anlatmıştır. Bu resimde Türkiye’ye geldikten sonra arkadaşlarıyla oynadığı oyunu çizmiştir. Katılımcı ayrıca
“Suriye’de bisikletim vardı onu sürüyordum. Onu özledim.” İfadesini de kullanmıştır.
Katılımcı 2: Yaş: 17, Cinsiyet: Erkek, Göç: 2014
Katılımcı 2 göç ve oyun başlığı kapsamında
“Mesela bizim Suriye’deki evimiz’ deki oyuncakları çok özledim onları çok özlediğim için Türkiye de hiç oyuncak almadım hep kafam orada kaldı hep bi geri döneceğim onlarla oynayacağım düşüncesi kaldı. Bisikletim vardı orada en son dayanamadım geçen sene bisiklet aldım çok istedim ama hiçbir zaman aileme falan söylemedim.” İfadesini kullanmıştır.
Göç, dil problemi başta olmak üzere birçok problemi beraberinde getirmektedir. Göç eden bireyler anlamakta ve anlaşılmakta zorluk çekmektedirler ancak; oyun gibi bazı kavramlar evrenseldir ve her durumda iletişim için önemli rol oynamaktadır. “Çocuk göç ettikten sonra hissettiklerini, yaşadıklarını sözel olarak ifade edemeyebilir. Bunun sebebi psikolojik olarak etkilenmesi veya göç ettiği bölgenin diline hâkim olmaması olabilir. Böyle durumlarda çocuklara ulaşmak için oyun, sanat gibi yaratıcı yöntemler kullanılabilir. Çocuklar bu yollarla kendilerini daha kolay ifade ederler” (akt. Eslek ve Irmak 2018). Oyunların göç kavramındaki yerini konu alan bu çalışma oyunun evrenselliği ve çocuklar arası iletişimi kolaylaştırdığı üzerinde durmaktadır.
3.4. Göçmenlerde Türkiye Algısı
Katılımcı 5: Yaş: 16, Cinsiyet: Kız, Göç: 2013
Katılımcı 5 göçün arkadaşlık ilişkilerine etkisi çizilmesi istendiğinde Türkiye’nin görünümüne odaklanmıştır ve bu resmi çizmiştir.
“Türkiye’ye geldik, korkuyodum. Baktım öyle görmedim. Türkiye’de Suriye gibi çok güzeldi. Sonra alıştım, arkadaş edindim. Bu kadar.” İfadesini kullanmıştır.
Katılımcı 5 ayrıca göç deyince aklınıza ne geliyor sorusuna cevap olarak bu resmi çizmiştir ve resmi şöyle açıklamıştır;
“Suriye’deyken her şey kötüydü, Türkiye’ye gelince güzel oldu. Burada çiçekleri, ağaçları, bulutları, kuşları ve güneşi çizdim.”
Çizimlerde katılımcıların Türkiye algısı ana temadır. Katılımcıların Türkiye algısının olduğu yaptıkları çizimlerden saptanmaktadır. Bu konu özelinde yapılmış olan literatür taramasında göçmen çocukların Türkiye algısının olumlu olduğu gözlemlenmiştir. “Yapılan değerlendirmeler sonucunda göçmen çocukların resimlerindeki Türkiye algısında huzur, mutluluk ve özgürlük temalarının bulunduğu belirlenmiştir. Türk çocukların göçmenlik ile ilgili resimlerinde ise daha çok bomba, uçak ve patlama gibi olumsuz unsurlar yer aldığı görülmüştür.” (Avcı, Akife, 2020). Bu alanda teknik itibariyle de bu çalışmaya benzeyen bir çalışmadan alınan bu alıntı da bu çalışmadaki resimlerdeki verilerle örtüşmektedir.
3.5. Göç ve Savaş
Katılımcı 6: Yaş:17, Göç:2014, Cinsiyet: Kız
Katılımcı 6’dan göçü resmetmesi istendiğinde resmini savaş teması üzerine şekillendirmiştir. Katılımcı resminde savaş halinin farklı yaş grupları, engelliler, yaşlılar üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Bu resimle ilgili;
“Biz Suriye’ye gittiğimizde ve döndüğümüzde çok işkence gördük.”
“Biz annemle gittiğimizde insanlar hepsi kapalıydı yüzleri silah dayıyorlardı mesela orada bir aile görmüştüm aileyi dövüyorlardı. Türkler ve Suriye sınırında insanlara zulmediyorlardı. Bu askerlerin insanlara uyguladıkları şiddet. Bize sorular soruyorlar nerden gelip nereye gittiğimizi ve yanlış bir şey söylediğimizde bizi öldürüyorlar ellerinde silah gibi bir şeyler. Felç olan insanlar, aileler, bebekler aklıma bu geliyor.”
“Mesela fotoğrafını çekeceğiz diyorlar istemezsen öldürürüz diyorlar mesela para istiyorlar vermezsen öldürürüz diyorlar. Bazıları kimlik gibi pasaport gibi şeyleri çalıyorlar mesela biz geldiğimizde annemin, babamın evlilik cüzdanlarını çalmışlardı.”
Katılımcı 7: Yaş:18, Cinsiyet: Kız, Göç:2014
Katılımcı 7’den göç fenomeni ile ilgili deneyimlerini resmetmesi istendiğinde yukarıdaki resmi çizmiştir. Göçün onda savaş ve şiddetti anımsattığını ifade etmiştir. Resmi açıklaması istendiğinde;
“Biz o esnada kaçtığımızda tam bizim evimizin oluyordu yani olaylar falan hani silahlı adamlar bizim evimize girmeye çalışıyorlardı bizde amcamla birlikte amcamın ailesiyle benim kendi ailem terasa çıkıp komşunun duvarını kırıyorduk ve oradan geçmeye çalışıyorduk üstten de bir tane helikopter aşağı doğru iniyordu biz ondan kaçmaya çalışıyorduk orda da benim terliğim düştü. Oradan komşunun deposuna doğru indik iğrençti orası boklarla doluydu oradan geçmeye çalıştık en sonda babaannemlerin evine gittik orada kaldık. Daha sonra başka bir şehre gittik orada üç yıl kaldık üç yıl sonra sınırdan geçerek.”
“İlk başlarda herkes normal karşılıyordu Suriyelileri ama sonrasında bazı Suriyeliler yüzünden sorunlar çıktığı için hani artık sorun olmaya başladı onlar bizi tanıyorlardı nasıl insanlar olduklarımızı anladıkları için pek de bir sorun yaşamıyorduk onlarla.”
İfadelerini kullanmıştır.
Yapılan bu resimler savaşın çocuklarda onarılması güç hasarlar bıraktığını göstermektedir. “Henüz bir kimlik oluşturma mücadelesinde olan ergenler, savaş yaşantısı nedeniyle hazır olmadıkları bir yetişkin rolü üstlenmeye zorlanabilir ve bunun sonucunda kimlik karmaşası yaşayabilirler.” (Erden ve Gürdil, 2009). Bu alanda yapılan çalışmalardan olan bu çalışmada da bu konu üzerine durulmuştur.
4.SONUÇ
15-18 yaş arasındaki Suriye’den göç etmiş olan çocukların göç deneyimlerini ve göçün arkadaşlıklarına etkisini konu aldığımız çalışmamızda; “Bireylerin göçü nasıl algıladıklarını ve göç etmiş olmanın kurdukları arkadaşlıklara etkisi” çalışmanın ana problemidir. Çalışma göç ve arkadaşlık ilişkileri çerçevesinde sınırlandırılmıştır. Araştırma topluluğu olarak 15-18 yaş arası bireyler seçilmiştir. Araştırmada fenomenolojik yöntemi, yarı yapılandırılmış görüşme ve çizim tekniği kullanılmıştır. Araştırmada on bir katılımcıya yer verilmiştir. Katılımcıların her biri göçü ve göçün arkadaşlıklarına etkisini kendi algılayış biçimlerine ve deneyimlerine göre yorumlamıştır. Çalışmada katılımcılardan elde edilen verilerle konu başlıkları belirlenmiştir. Bu konu başlıkları katılımcıların resimlerinde odaklandıkları ve anlatımlarında üzerinde durdukları konulara göre belirlenmiştir. Savaş, sınır, oyun, Türkiye algısı ve dışlanmışlık çalışmada üzerinde durulan temalardır. Çalışmada katılımcıların ortak olarak değindikleri konular ise; dindaşlık, geri dönme ihtimali, dil sorunu ve mensup oldukları grup dolayısıyla uğradıkları mobbinglerdir. Katılımcılardan elde ettiğimiz veriler ışığında dindaşlığın Türkiye’de yaşamı kolaylaştıran bir durum olduğu ortaya çıkmıştır. Katılımcıların çoğu Türkiye’ye ilk geldiklerinde ülkelerine geri dönecekleri düşüncesine sahip olduklarını ifade ettiler. Katılımcılar ülkeye geldiklerinde en çok zorlandıkları hususun dil olduğunu; anlatmada ve anlaşılmada problem yaşadıklarını ifade etmişlerdir ancak göç edilen sürenin uzunluğunun ve sosyalleşmenin artılarından dolayı görüşme esnasında çok iyi bir Türkçe ile iletişim kurabildikleri gözlemlenmiştir. Çalışmanın üzerine inşa edildiği temel olgu ise göçmenlerin Türkiye’de maruz kaldıkları mobbinglerdir. Katılımcılar maruz kaldıkları mobbingleri hakaret, dışlanma, kıskanma ve fiziksel şiddet kavramlarıyla ifade etmişlerdir. Katılımcılarda gözlemlenen bir başka husus ise entegre olmuş olmalarıdır. Giyim tarzlarıyla, konuşma biçimleriyle Türkiye’deki halka benzedikleri gözlemlenmiştir. Çalışmanın tamamını özetleyecek cümle ise “Geride kalmış oyuncaklar ve yarıda kalmış hayallerdir.”. Katılımcılardan birinin ifadesiyle; “En son kaçtığımızda sevdiğim bir terlik vardı bir tanesini kaybettim bir tanesi de ayağımda kaldı onun için ağlamıştım o hala aklımda.” Cümlesi gösteriyor ki savaşlar ve göçler geride bırakmak ve özlemektir.
KAYNAKÇA
- Baş, Melike ve ark., 2017, Göç Eden Ailelerin Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Değişiminin Kadın ve Çocuk Yaşamına Etkisi, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 6(3)
- Creswell, John W.,2013, Nitel Araştırma Yöntemleri Beş Yaklaşıma Göre Nitel Araştırma ve Araştırma Desen, Siyasal Kitapevi, 3. Baskı
- Eroğlu, Musa, 2020, Etnik Kimlik, Savaş ve Göç Olgularının Çocuklar ve Ergenler Üzerindeki Psikolojik Etkileri, DergiPark, 4(1)
- Özservet, Yasemin, Sirkeci, İbrahim, 2016, Çocuklar ve Göç, Göç Dergisi, 1(4)