“The Social Dilemma (Sosyal İkilem)” Değerlendirmesi

“The Social Dilemma (Sosyal İkilem)” Değerlendirmesi
the social dilemma analizi
0

ÖZ

Belgeselde, sosyal medyanın olumsuz yanları, insanlara ne yapılmak istendiği anlatılmaktadır. Her geçen gün biz insanları içene hapseden, bağımlısı yapan bu sosyal ağların karanlık tarafını gün yüzüne çıkarmaktadır. Tercihlerimizden, düşüncelerimizden yola çıkarak yapay zekanın nasıl ortaya çıkacağına ilişkin yönlendirmeler ele alınmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, bağımlılık, intihar, psikoloji, yapay zekâ


The Social Dilemma (Sosyal İkilem) belgeseli, sosyal medyanın insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini anlatmaktadır. Daha önce youtube, twitter, instagram, facebook, pinterest gibi platformlarda çalışmış kişilerin röportajlarıyla oluşturulan bu belgesel oldukça yararlı ve farkındalık yaratmaktadır. İnsanların hunharca vakit geçirdiği, can sıkıntısını giderdiği bu medya aslında bilinçli bir şekilde insanı bağımlı hale getirmeye çalışmaktadır. Verilen reklamlarla trilyon dolarlık paralar kazandıran bu platform buz dağının sadece görünen kısmı ne yazık ki. Çünkü sadece para kazanmakla yetinmeyip insanları da pazarlamaktadırlar. Gözetim kapitalizmi adını verdikleri platformda insanların bir videoda kaç saniye kaldığına, kaç kere baktığına, kimleri takip edip, kimleri etiket yaptığına kadar kontrol etme mekanizmasına sahipler. Bizim verilerimiz, dikkatimiz hatta duygularımız bu platformu yönetenlerin elinde. Gizliliğin sadece bizlerde kaldığına inandığımız düşüncesi tamamen yalan. Düşüncemizi dahi yöneten bir alandan bahsediyoruz. Bu anlamda baktığımızda gelecekteki yapay zekanın nasıl yapılacağı da gün yüzüne çıkmış durumda. Bizim verilerimiz, bilgilerimiz kopyalanarak yapay zekanın ortaya çıkması olanaklı hale gelmiş olacak.

Yapılmak istenen şey aslında çok açık ve net. İnsanları bağımlı hale getirip onların istediği gibi şekil almamızı, etrafımızdaki insanlarla iletişim bağlarını koparmayı ve bizleri tamamen sosyal medyaya bağımlı hale getirmeyi amaçlamaktadırlar. Bizler de bu tuzağı görmeden yaşamsal faaliyetlerimizi sürdürmeye devam etmekteyiz. Etrafımıza baktığımızda bunu anlamak çokta zor olmasa gerek. Her nesil bir diğerinden daha çok sosyal medya bağımlısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat bunu yapan yine ne yazık ki biziz. Yemek yemeyen, ağlayan çocukların eline telefon tutuşturuyoruz ağlamasın, yemeğini yesin diye. 9-10 yaşlarındaki çocukların elinde tablet, telefon var arkadaşlarına imrenmesin onunda olsun diye. Çocuklara iyilik yaparken zararın göbeğine bırakıyoruz aslında. Geçmiş yıllara göre gençlerdeki depresyonun artması, intihar oranlarının artış göstermesi bu zararın en büyük örneği.

Bu belgeseli izleyince belki de birçok yerde gördüğümüz, duyduğumuz fakat umursamadığımız bir durumun ehemmiyetini tokat gibi yüzümüze çarptığında görebiliriz. Bizlere gösterilen bu önemli olay farkındalık yaratmamız gerektiğinin altını önemle çizmektedir. Evet kabul ediyorum sosyal medyayı belki tamamen hayatımızdan kaldıramayız ama dikkatli kullanarak, onun bizi yönetmesiyle değil de bizlerin onu yönetmesiyle bu zararlı durumu en aza indirgeyebiliriz. Bizler bilinçli bireyler olarak yaşamımıza bu şekilde devam edersek çocuklarımız için gelecek nesil için bir nebze de olsa yararımız dokunabilir. Unutmayalım ki “Biz değişirsek dünya değişir.” Bu felsefi görüşle hareket etmemiz doğrultusunda kötüye giden bazı durumları iyileştirme imkânımız olabilir.

Yozgat Bozok Üniversitesi

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir