Toplumsal hareketler, özünde kolektif birlikteliğin ortak amaçlar üzerinde bir araya gelip, ortak hedefe yönelik mücadelesine vurgu yapar. Toplumsal hareketlerin temelinde, yaşanan ya da yaşanması muhtemel toplumsal değişme veya toplumsal dönüşümün sonuçları vardır. Toplumsal hareketler, bir anlamda toplumda yaşanılan hoşnutsuzluğun dışa vurumu ve karşılanması istenilen ihtiyaçların dile getirilmesidir (Şentürk, 2006: 33). Bu anlamda gündemi meşgul eden #GeorgeFloyd olayları, toplumsal hareketler bağlamında ele alınacaktır.
Toplumsal hareketlere ilişkin alanyazında yer alan başlıca tanımlamalarda kolektif davranış olgusuyla toplumsal hareket arasındaki ilişki önemle vurgulanmaktadır. Bu tanımlamalara göre, toplumsal hareket bir kolektif davranış formudur. Ancak kolektif hareketler modern anlamda toplumsal hareketlerden ayrılır. Örneğin Spartacus İsyanı, bir kolektif harekettir. Çünkü modern anlamda toplumsal hareketin özelliklerini kendi içinde barındırmaz. Aşağıdaki tanımlamalarda bu ilişki ifade edilmektedir (Türkdoğan, 1997; Touraine, 1999; Melucci, 1999 aktaran Şentürk, 2006: 33);
- Toplumsal hareket, toplumda yeni bir hayat tarzını, yeni bir modeli oluşturmak için eylemde bulunan kolektif davranış biçimidir.
- Toplumsal hareket, birbiriyle egemenlik ilişkileri ve çatışma düzleminde karşı karşıya gelen, aynı kültürel yönelime sahip ve bu kültürün ortaya çıkardığı etkinliklerin toplumsal kontrolü için mücadele eden aktörlerin kolektif hareketidir.
- Toplumsal hareket, belli bir dayanışmayı esas alan, bir çatışma özelliği taşıyan ve yer aldığı sistemin sınırlarını zorlayan kolektif davranış biçimidir.
Tanımlamalardan anlaşılabileceği gibi toplumsal hareket, toplumsal bir talebe yönelik mücadeleyi çağrıştırır. Dolayısıyla mücadelenin yöntemi de çeşitlilik göstermektedir. Bu anlamda her kolektif davranış, bir toplumsal hareket değildir. Fakat her toplumsal hareket bir kolektif davranıştır.
Toplumsal hareketlerin meydana gelişi, süreçleri, amaçları, biçim ve sonuçları birbirinden farklılıklar gösterdiği için ortak bir tanımlamadan söz etmek oldukça güçtür. Toplumsal hareketler özgün dinamikleri içinde tanımlanmakta, gerçekleşmiş oldukları tarihsel ve toplumsal gerçeklik içinde açıklanmaktadır. Bu nedenle farklı zaman ve mekânlarda meydana gelen toplumsal hareketler için farklı tanımlamalar yapılmıştır. Toplumsal hareketlere yönelik ortak bir tanımın yapılması her ne kadar zor olsa da çeşitli toplumsal hareket örnekleri dikkate alınarak bir kavramsallaştırma yapılabilir. Toplumsal hareket örnekleri arasında şunlar sayılabilir (Crossley,2002:1);
- Kadın hareketi ya da feminizm,
- İşçi hareketi,
- Faşizm karşıtı, ırkçılık karşıtı hareketler,
- Psikiyatri karşıtı hareketler,
- Milliyetçi hareketler,
- Çevreci ya da yeşil hareket,
- Kürtaj karşıtı ya da savunucusu hareketler,
- Hayvan hakları hareketleri,
- Barış hareketleri.
Toplumsal hareketlere ilişkin çok çeşitli tanımlamalar genelde belirli eksenler etrafında yapılmaktadır (Snow, Soule ve Kriesi, 2004: 6).
- Kolektif davranış
- Değişim yönelimli hedefler
- Kurumsal kolektif davranışlar
- Belli bir düzeyde örgütlenme
- Geçici bir süreklilik
Toplumsal hareketleri sınıflandırmak zor olmakla birlikte amaçları, hedefledikleri değişimin düzeyi vb. ölçütlere göre çeşitli sınıflandırmalar yapılmaktadır. Toplumsal hareket biçimleri şöyle sıralanabilir (Aberle 1991: aktaran Shephard,2009:539);
- Devrimci Hareketler; Toplumu bütün olarak değiştirmeyi hedeflerler. Mao Zedong’un Çin’deki hareketi gibi.
- Reformcu Hareketler; Toplumda belirli alanlarda kısmi değişimi hedefler. Değişimi savunucu ya da engelleyici olabilir. Kadın özgürlüğü hareketi buna örnektir. Tersi bir örnek de kürtaja karşı dinî grupların yürüttüğü kampanyalardır.
- Kurtarıcı Hareketler; Bireylerin değişimini hedefler. David Koresh’in dinsel kültü buna bir örnektir.
- Alternatif Hareketler; Bireylerde sınırlı değişimi hedefler. Nüfus Bağlantısı hareketi buna örnek olarak verilebilir.
Toplumsal hareketler kendi içinde farklılıklar göstermekle birlikte, değişim ve dönüşüm de geçirmiştir. Bu anlamda 1960’lı yıllar itibariyle başlayan değişim ve dönüşümle birlikte toplum üyelerinin yeni talepleri gündeme gelmiştir. Bunlar modernliğin sonuçlarına dair bireylerin yaşam tarzına yönelik talepleri içerir. 1960’lardaki dönüşümle birlikte toplumsal sınıfların ya da kurumsal otoritelerin siyasi, ekonomik taleplerinin, bireylerin yeni toplumsal hareketlere katılmalarında belirleyici olmadığı görüşü egemen olmuştur. Artık bireyler yeni kimliklerinin ve yaşam tarzlarının tanınmasını ve kabul görmesini talep etmektedirler (Poletta ve Jasper, 2001:286). Örneğin ekonomik sınıf temelli işçi hareketlerini küresel ölçekte görmüyoruz. Çünkü Soğuk Savaş döneminde kapitalizm altın çağını yaşamıştır. Dolayısıyla insanlar üretim ve tüketim temelli değil; yaşam tarzı ve kimlik temelli talepleri gündeme getirmektedir. İçinde bulunduğumuz çağda, Marksist anlamda bir sınıf mücadelesi gerçekliğini yitirmiştir.
Yeni Toplumsal Hareketler’in oluşumu kolektif kimlik arayışlarına dayanır (Johnston vd. 1994 aktaran Hunt ve Benford,2004:437). Yeni Toplumsal Hareketleri eski hareketlerden ayıran temel özelliklerden biri de önceki hareketlerde zayıf olan ve geri planda kalan kimlik boyutudur. Hareketlere ivme kazandıran etkenler ve şikâyetler kimlik sorunsalıyla ilişkili kültürel ve sembolik konulardır (Johnston, Larana ve Gusfield,1999:136).
Yeni Toplumsal Hareketler yaklaşımına göre, hareketlerin temelini kimlik arayışları oluşturur. Harekete yol açan etkenler, harekette yer alan aktörlerin kendilerini güçlü hissedecekleri farklı bir toplumsal gruba ait olma duygusu bağlamında, kültürel ve sembolik temalar etrafında yorumlanmaktadır. Bunlar egemen sistemi sorgulayan alt kültürel yönelimlerdir (Melucci, 1980 aktaran Johnston, Larana ve Gusfield,1994:139).
George Floyd’un 27 Mayıs 2020 tarihinde ABD’nin Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde öldürülmesi ile başlayan eylemler ve protestolar, başta ABD olmak üzere tüm dünyanın gündemini meşgul etmiştir. ABD’de yaşanan bu ırkçı saldırı, ABD’nin yakın tarihinde süregelen bir olgudur. ABD’de yaşanan bu ırkçı saldırılar, özellikle de güvenlik güçleri tarafından tezahür etmektedir. Dolayısıyla ABD’de başlayan eylem ve protestolar, kısa zamanda ABD’nin ve tüm dünyanın gündemini meşgul etmiştir.
Şu an için ABD’de yaşanan bu eylem ve protestoları Yeni Toplumsal Hareketler bağlamında değerlendirmek erken olacaktır. Ancak yaşanan bu toplumsal değişme ve dönüşüm sürecini anlayabilmek ve bu eylemlerin toplumsal harekete dönüşebilirliğini tartışabilmek açısından #GeorgeFloyd olaylarını ele almak cesur ama önemli bir adım olacaktır.
Sokağa dökülen insanların talepleri bağlamında #GeorgeFloyd olaylarını Yeni Toplumsal Hareketler içinde ele alabiliriz. Bu anlamda bireylerin eylemleri ve protestoları ırkçılık karşıtı bir toplumsal hareket biçimidir. Bu eylem ve protestolar küresel ölçekte sosyal medya üzerinden işlemektedir. Bu anlamda da toplumsal hareketlerin küresel boyutu, sosyal medya üzerinden kampanyaya dönüşebilir. Çünkü yeni toplumsal hareketlerin eylem ve etkinlik alanı, dijital ortamdır.
Eylem ve protestoya katılan üyeler hakkında demografik bilgiye şu an için sahip değiliz. Fakat #GeorgeFloyd olaylarını Yeni Toplumsal Hareketler içinde varsaymak gerekirse, aktivistlerin heterojen bir sınıf yapısına sahip olduğu muhtemeldir. Çünkü talepler sınıf ve ideolojiler üstü olduğu için, toplumun her kesiminden bireylerin ve aktivistlerin bu harekete katılması muhtemeldir. Yeni Toplumsal Hareketler’in bir diğer özelliği, aktivistlerin herhangi bir diğer Yeni Toplumsal Hareket içinde de yer almasıdır. Bu anlamda #GeorgeFloyd olaylarına feministler, çevreciler vb. gibi diğer aktivistler de katılmıştır. Çünkü Yeni Toplumsal Hareketler’in temeli kimliğe dayanır. Bireyin talepleri kimlik yönelimlidir. Bireyler ait oldukları bireysel kimliklerini içinde bulundukları topluma kabul ettirmek isterler.
Görüldüğü kadarıyla yaşanan eylem ve protestolar vandalizme eğilmiş durumdadır. Çünkü sosyal medyaya yansıyan görüntülere göre, kamu araç ve binalarının zarar gördüğü, bazı iş yerlerinin tahrip edildiği görülmektedir. Bu anlamda eylemcilerin bir amaç ve hedefinin olmadığı ama yönelimlerinin hükümet olduğu anlaşılmaktadır. Covid-19’un etkileri ve ABD siyasetinin aktüel durumu da göz önünde tutulduğunda, eylem ve protestoların hükümete yönelik olması olağandır. Bu durum toplumsal hareketlerin başarısı için politik ve sosyo-ekonomik bir fırsattır. Eğer bu fırsat değerlendirilirse, ırkçılığı önlemek adına kısmi olarak toplumsal kurumlarda reforma gidilebilir. Bu anlamıyla da reformist bir hareket olabilir.
Özetle, #GeorgeFloyd olayları vandalizmden çıkıp, eyleme katılan üyeler ortak amaç paydasında buluşur ve ortak bir hedefe yönelik, demokratik mücadeleyi benimserse, toplumsal hareketler bağlamında ırkçılık karşıtı bir hareket olarak #GeorgeFloyd Hareketi’nden bahsedebiliriz.
KAYNAKÇA:
- Crossley, N. (2002). Making Sense of Social Movements. Philadelphia: Open University Press.
- Jasper, J. M. (2002). Ahlaki Protesto Sanatı. Toplumsal Hareketlerde Kültür, Biyografi ve Yaratıcılık. Ayrıntı Yayınları, 49-65.
- Şentürk, Ü. (2006). Küresel Yeni Sosyal Hareketler ve Savaş Karşıtlığı. C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi 30 (1), 31-46.
- Touraine, A. (1999). Toplumdan Toplumsal Harekete. Yeni Sosyal Hareketler: Teorik Açılımlar. 35-52.
- Türkdoğan, O. (2004). Sosyal Hareketlerin Sosyolojisi. İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.