Louis Wirth Kentlerin Özellikleri | Eleştirel Bakış

Louis Wirth Kentlerin Özellikleri | Eleştirel Bakış
louis wirth kentlerin ozellikleri 2
0

Louis Wirth kent sosyolojisine kentlilik kavramını katmıştır. Kentliliğin sosyo-psikolojik özelliklerini açıklamıştır. Kenti ilk olarak yoğun ve karmaşık topluluk olarak tanımlamıştır. Kentliliği “bir yaşam biçimi” olarak görmüştür. Metrekareye düşen insan sayısı fazla olmasına rağmen yani fiziksel olarak yakın olmalarına rağmen aralarında kaynaşma olmadığına dikkat çeker. Kırda yaşayan bireyler komşularıyla her karşılaşmada birbirlerinin hâl hatırını sorarken kentte yaşayanlar bir selamı bile çok görebiliyorlar. (akt. Koyuncu, 2011: 39; Wirth, 1938: 112-116)

Ekoloji, nüfusun çevreye nasıl uyum sağladığıyla ilgili bir teoridir. Kentsel ekoloji nüfus topluluklarının çevreye uyum sürecini inceler.

Darwin ve Durkheim nüfus artışının gerçekleşmesi farklılaşma ve uzmanlaşma artırdığını söylemiştir. Wirth buna katılarak toplumsal yoğunluklar mahallelerin oluşumunu sağladığını ve bunların bazıları küçük toplulukların kültürünü sürdürdüğünü söylemiştir. Park, kenti; toplumu ayıklayan ve sınıflandıran bir mekanizmasına ve endüstri bölgeleri etnik topluluklar ve çeşitli alışkanlık alanlarını içeren bir mozaik gibi görmektedir. Wirth hem kentlerin hem Amerika’daki kentlerin nüfusunu kendi kendilerine üretmediklerine, birinden diğerine ani geçişlerin yani göçlerin olmasıyla nüfusun arttığını söylemiştir. Louis Park’ı tamamlayarak kentin farklı kısımlarının süreç içinde uzman fonksiyonlar edindiğine dikkat çekmiştir. (Alver, 2019: 126-128)

Louis Wirth kentleşmeyi sadece dışsal mekân olarak ele almamıştır. Kentin özellikleri için “Sosyolojik açıdan kent, göreceli olarak büyük, yoğun ve toplumsal olarak heterojen bireylerin sürekli yerleşim yeri olarak tanımlanabilir.” diyerek tanımlamıştır. Ne kadar değişken varsa kentten o kadar bahsedilir. Wirth kent ve kır ayrımını yapabiliyor olsa da kentlilik ve kentleşmenin kırda da olabileceğini vurgulamıştır. Kentliliğe toplumsal psikoloji açısından bakmıştır. Wirth’e göre işlevsel ve kültürel farklılıklar kendi yerini bulur.

Belirli bir alanda ikamet edenlerin sayısı belirli bir sayının üstünde hızlı artarsa kent (o alan) ve orada ikamet eden insanların birbirleriyle olan iletişimi bundan etkilenir. Kent nüfusunun artmasıyla bireyler arasındaki heterojenlik de artar. Akraba ve komşuluk ilişkileri farklılıklar yüzünden yok olma derecesindedir. Kentte yaşayan insanlar kırda yaşayan insanlara göre yaşamsal ihtiyaçlarını giderebilmek için daha çok insana ihtiyaç duyarlar. Kalabalık gruplara dahil olurlar, gruptaki bazı kişilerle bağımsızlardır. Böyle ilişkiler samimi değil ve geçicidir. Kentlerde bireylerin birbirlerini kişisel olarak tanıyabilme ihtimalleri azdır. Bireyler arasında hiçbir kan bağı olmadığı için birbirlerini çıkarlarına ulaşmak için aracı olarak görebilirler. Aracı olarak kullanılan taraf fark ederse o kişiden kolay uzaklaşabilir ama kan bağının olduğu biriyle aynı şeyleri yaşasaydı bağını koparmak daha zor olabilir. Bireyler geleneksellikten sıyrılıp özgür düşünceleriyle yeniden norm ve değerler ortaya koyarlar. Kentte yaşayan topluluğun kırda yaşayan topluluğa göre meslekleri, ilgi alanları, giyim tarzları, kültürleri, damak zevkleri, kişisel özellikleri ve bir olaya bakış açıları daha çok çeşitlidir. Bu konuda coğrafi konum, ekonomi, ırk ve bireylerin rengi beğeni arzusunu ve önceliklere yön verdiği için oldukça etkilidir. Kentlerdeki nüfusun artışı insanlar arasındaki iletişimi zayıflattığı için ahlaki kontrol de azalır. Çünkü insanlar birbirine “yabancı” olduğu için müdahale edemezler.

Kaynakça:

  • Alver, K., (2019), Kent Sosyolojisi, 2. Baskı, Çizgi Yayınları, İstanbul
  • Koyuncu, A, (2011), Sosyoloji Kuramlarında Kent, Selçuk Üniversitesi

Merhaba, ben Fatma Şeyma Demirtaş. Uşak Üniversitesinde sosyoloji bölümü öğrencisiyim.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir