Üç Büyük Düşünürün Sanata Ve Estetiğe Bakış Açısı

Üç Büyük Düşünürün Sanata Ve Estetiğe Bakış Açısı
dusunurlerin sanata bakisi
0

ÖZ

Sanat felsefesi yüzyıllardır, epistemolojinin, etiğin, mantığın, metafiziğin gölgesinde kalmıştır. Başlarda mantığın gölgesinde büyümesine rağmen çoğu düşünürün üzerinde düşündüğü ve söz söylemekten çekinmediği bir alan olmuştur. Estetikte “güzel nedir” diye başlayan soruların cevapları Antik Çağ dönemine kadar dayansa da; bu çalışmada 18. Yüzyıl filozoflarının verdiği cevaplara yer verilmiştir.


KANT’IN SANATA VE ESTETİĞE BAKIŞ AÇISI

Kant, Yargı Gücünün Eleştirisi’nde (1790) sanat ve estetiğe dair görüşlerini belirtir. Estetiğin bir konusu olan güzeli, düşünümsel yargılar aracılığıyla açıklamaya çalışır. Bu yargıda, tümelden tikele gitmez, tikel kurallar geliştirir. Estetiği düşünümsel yargılarla açıklarken, beğeni yargısına geçer.

Kant‘ın felsefesinin yapı taşını oluşturan yargılardır. Estetik yargı söz konusu olduğunda ,bu yargıya konu olacak nesneye bakmalıyız. Nesneden hareketle estetik yargıya baktığımızda nesneleri bakımından hem estetik yargıların hem de bilgi yargılarının birbirlerine benzediklerinden söz edebiliriz. Önemli bir farklılık olarak; estetik yargılar bilgi yargılar gibi nesnel ve kavramsal değiller. Beğeni yargısı, Kant’a göre bir nesnenin güzel olduğunu bildiren yargıdır. Estetik yargılar kavram içermediği için hayal gücünü sentezleme faaliyeti devreye girer (Keskin,2019,35).

Kant’a göre güzelliğin ne nesnede ne de izleyicinin bakış açısında olduğunu söyleyebiliriz. Güzellik izleyici ile nesne arasındaki bağlantıyla sınırlı değildir. Güzelliğin kökleri bu özne ve nesne ilişkisini göz önünde bulunduran bir seyir eylemidir. Kant’ın beğeni yargısı nesne ile ilişkimiz hakkında reklektif ve karmaşık bir yargıdır (Keskin,2019, 39).

Beğeni yargısının temeli özneldir. Beğeni yargısı bize bilgi öğretmez, anlama yetisine dayanmaz. Buna karşın imgeleme yetisine dayanır ve duygulara hitap eder.  Estetik yargıların bir başka özelliği de varoluşla ilgilenmemesidir. Yani beğeni yargısına konu eden nesnenin fiili gerçekliğin olmasının gerekmediğidir. Beğeni yargısı, beğeniye konu edilen nesnenin zihin üzerindeki etkisini ele alır. Bu bakımdan yargıyı verenin hoşuna gideni ya da gitmeyeni belirtir. Bu bağlamdan baktığında tamamen öznel gibi gözükse de Kant’a göre beğeni yargısı öznel bir anlamda nesnellik taşır. Söz konusu nesnellik, beğeni yargısı verebilmemizin koşullarıyla ilgilidir. Bu koşullar herkeste ortaktır. Bu bakımdan beğeni yargılarının tüm öznelerin koşullarına işaret eden bir nesnelliği bulunur [1].

Kant’a göre  sanat; insana özgü eylemin ürünlerinden biridir, dahası “sanat”ı ortaya çıkaran etkinlik tarzı insan eyleminin ayırt edici özelliklerinden en baskın olanıdır. Sanatı ortaya çıkaran yapıp etme ve bu edimin sonucu olan ürün bakımından sanat doğadan ayrılır (Bal,2018, 105).


[1] http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/kok/felsefetarihisorunlari2.pdf (erişim tarihi:23.06.2020).

Güzel ve yüceden haz duyarız. Ama ikiside birbirinden farklıdır. Yüce de bir estetik kategoridir ancak ne güzel yüceyi kapsar ne de yüce güzeli kapsar. Kant, yüceden duyulan hazzı negatif hoşlanma olarak adlandırır. Kant, yüceyi şu şekilde açıklar;  idelerin tasarımına   eşdeğer olarak bizim alanımız üzerinde doğanın daha üst bir duruma gelmesi olarak usun tasarımının belirlenmesi doğanın nesnesidir( Kant’tan akt.  Boyacı, 2005, 56-57). Bu sonuçlar doğrultusunda yüce nicelikseldir.  Yücenin vermiş olduğu haz karmaşık ve negatif yapıdadır. Güzel anlığın tasarımı olarak görülürken, yüce usun tasarımıdır( Boyacı,2005, 57).

HUME’UN SANATA VE ESTETİĞE BAKIŞ AÇISI

David Hume, genellikle epistemoloji ve ahlak alanında görüşleriyle öne çıkan bir 18. yüzyıl filozofudur. Estetik ve sanat felsefesini doğrudan ele almasada eserinde bu konulara değinmiştir. Hume sanat felsefesi alanında daha çok güzellik, beğeninin ölçütü ve beğeninin inceliği konularınında durmuştur. Kısaca onlara değinecek olursak;

Güzellik; Nesnenin kendisinde bir nitelik değil, ruhtaki tutku ya da izlenimdir.( Hume,2009,207). Hume güzelliği hazzın nedeni olarak nitelendirmektedir.  Güzellik aklın değil duyguların yargıları olduğundanda bahseder.

Beğeninin Ölçütü; Hume dünyada büyük bir beğeni çeşitliliğinin olduğunu, bu çeşitliliğin ise yargıları içerdiği övgü ve kınamadan dolayı karşıtlık ve tutarsızlıklara yol açtığını savunmaktadır. Güzellik nesnenin kendisindeki bir nitelik olmadığından her zihin için beğeninin ölçütü farklıdır(Keskin,2019,59).

Beğeninin İnceliği;  Doğru bir estetik yargı için beğeni inceliğinin olması gerekir. Beğeni inceliği, organların hiçbir şeyin gözden kaçmasına izin vermeyecek kadar iyi ve aynı zamanda yaptıkları her ögeyi algılayacak kadar keskin olduğu yerde ortaya çıkar (Keskin,2019, 61).

Hume için güzellik göreli ve tikel bir karakter taşır. Bu anlamda aşkın ve hakiki bir güzellik iddiası temelsiz bir iddiadır. Ona göre her zihin farklı bir güzelliği algılar. Güzellik belirlenimine dair bu görelilik ve tikellik, hem nesne hem de özne payına göre böyledir. Güzellik, nesnelere göre farklılık gösteren bir içerikle karşımıza çıkan bir kavramdır. Farklı özneler, farklı güzellik değerlerine sahiptirler. Aşkın ve mutlak bir güzellik fikri, bir inanç olmanın ötesine gidemez [2].


[2]  http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/sosyoloji_lisans_ao/estetik.pdf ( erişim tarihi: 23.06.2020).

Hume, sanat eserinin niteliğini algılayan incelikli yeti olarak ‘beğeni’den söz eder. Beğeni sahibi insan, hangi sanat eserlerinin diğerlerinden daha iyi olduğu konusunda bir uzlaşıya varılmasını sağlayan bazı yetilere sahiptir. Hume’a göre bu insanlar zamanla belli bir noktada uzlaşacak ve böylece evrensel bir ‘zevk standardı’ belirleyeceklerdi [3].

Aynı zamanda Hume, bir bireyin sanat eleştirisi yapabilmesi içinde ön koşul belirler. Bunlar; gelişmiş duyarlılığa sahip olmak, güçlü bir deneyime sahip olmak, bilgili ve kültürlü olmak, önyargılardan kurtulmuş olmaktır.

HEGEL’İN SANATA VE ESTETİĞE BAKIŞ AÇISI

  1. yüzyılın idealist bir filozofu olan Hegel, aynı zamanda sistem filozofudur. Hegel’in sanat felsefesi, onun genel felsefesi ve mutlak ruhun içinde yer almaktadır. Bu bağlamda sanat felsefesi mutlak ruhla alakalı bir konudur. Hegel’in temel konularından biri de estetiktir. Estetik , güzel sanatlar felsefesi ya da bilimidir.

Hegel’e göre insanın bir ihtiyacı olarak ortaya çıkan sanat, ruhi ve duygusal olanın uzlaşmasından doğan uyumdur. Duyusal bir tasarım olan  sanatın belirleyici olan özelliklerinden biri güzelliktir. Güzellik ise, gerçeğin kendisidir. Sanat gerçeği duyusal bir biçim içinde bilince gösterir. Bunun anlamı ise, en üstün yetkinliğe ulaşmayı amaç edinmektir( Arıcan,2006,201) .


[3] https://psikologo.com/sanat-ve-estetik-arasindaki-iliski/#David_Hume_Sanat_Anlayisi (erişim tarihi: 23.06.2020

Sanatsal yaratıcılık ve ifadenin üç ana aşaması ve döneminden söz edilebilir. Hegel, her biri bir gelişim aşaması olan bu dönemleri, simgesel, klasik ve romantik sanat olarak sıralar [4].

Simgesel sanat; biçimin içeriği yansıtmakta yetersiz kaldığı, simgelere sığındığı sanatsal yaratıcılık dönemine işaret eder. Hegel simgesel sanatın tipik örneği olarak Eski Mısır sanatını gösterir. Mimari, simgesel sanatın dayandığı en belirgin ve baskın ifade aracıdır [5].

Klasik sanat ise ideal ve maddi, ruhsal ve bedensel gerçekliğin uyumunu içerir. KlasiK sanatta biçim ve içeriğin tam bir uyumundan söz edilebilir. Eski Yunan sanatı, klasik sanatın en tipik ve gelişmiş örneklerini barındırır. Heykel (yontu) , klasik sanatın en tipik ve belirgin ifade aracıdır. İnsan bedeni ve onun tinsel ifadesi, heykel sanatının birincil içeriğini oluşturur. Romantik sanatta, içerik biçimden taşar. Biçim, içeriği ifade etmekte yetersiz kaldığını duyumsar. Sanattın ve sanatsal ifade biçiminin felsefe tarafından aşılmaya başlandığı dönem, romantik sanat dönemidir. Evrensel hakikati, insan yaşamını tüm karmaşıklığı ve zenginliği içinde ifade etmeye çalışan romantik sanat, ağırlıklı olarak resim, müzik ve şiire yönelir [6].


[4] http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/sosyoloji_lisans_ao/estetik.pdf ( erişim tarihi: 23.06.2020).

[5] http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/sosyoloji_lisans_ao/estetik.pdf ( erişim tarihi: 23.06.2020). 

[6] http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/sosyoloji_lisans_ao/estetik.pdf ( erişim tarihi: 23.06.2020).

KAYNAKÇA

GÜVEN, Ö. “ Felsefe Sorunları II”

http://auzefkitap.istanbul.edu.tr/kitap/kok/felsefetarihisorunlari2.pdf ( erişim tarihi: 23.06.20).

ORMAN, E. “Estetik”

https://psikologo.com/sanat-ve-estetik-arasindakiiliski/#David_Hume_Sanat_Anlayisi (erişim tarihi: 23.06.2020).

ARICAN, K . (2006). Hegel’in Estetik/Sanat Anlayışı ve Din İle ilişkisi (Hegel’in Güzel Sanat Felsefesinden Din Felsefesine Geçişi). Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi , 10 (2) , 193-215.

BOYACI, N.P.(2005). Kant’ın estetik anlayışı. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Kocaeli Üniversitesi, Kocaeli.

KESİN,G.(ed.). (2019). “Estetik Üzerine Yazılar Baumgarten’dan Postmodernizme” . Alfa Yayıncılık, Tekirdağ.

BAL, M . (2018). Eleştiri Düşüncesi: Kant’ın Eleştiri Felsefesi’ne Giriş. Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi , (30) , 253-279.

HUME, D. (2009). İnsan doğası üzerine bir inceleme, (çev.E.BAYLAN), Bilgesu Yayınları, Ankara.


⇒ Yazar: Rabia Şahin | Akdeniz Üniversitesi

Akdeniz Üniversitesi / Sosyoloji

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir