Ulrich Beck & Elisabeth Beck – Gernsheim ve Yakın İlişkiler

Ulrich ve Elisabeth Beck çiftinin hayatı nasıldı ve almış oldukları eğitimler nelerdir? Türkçe'ye çevrilmiş olan kitapları nelerdir? Yakın ilişkiler hayatımızı nasıl etkilemektedir? gibi birçok soruya cevap vermek değerlendirmenin temel amacı olmuştur.

Ulrich Beck & Elisabeth Beck – Gernsheim ve Yakın İlişkiler
0

Ulrich Beck (15 Mayıs 1944 – 1 Ocak 2015) , Ünlü Alman sosyolog, 1944 yılında Polonya’nın sınırları içerisinde bulunan Slupsk kentinde dünyaya gelmiştir. Beck, çocukluğunu Hanover’de geçirmiş, 1966 yılında Münih’te sosyoloji, felsefe, psikoloji ve siyaset bilimi üzerine eğitimler almıştır. Ulrich Beck, 1992 yılında Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü unvanını almıştır. Sosyoloji Enstitüsü yöneticisi olarak görev yapmıştır. Dünyanın en ünlü ve en çok alıntı yapılan sosyologlarından biridir. 1986 yılında yazdığı “Risk Topluluğu” kitabı 35 farklı dile çevrildi. Beck, çalışmalarında ekolojik (çevrebilim) kriz, AIDS hastalığı, feminizm, kitle iletişim araçlarının zaman içerisindeki gelişimi, tüketim kültürü ve toplumun uyum süreci, kişisel gelişim ve sınıfsal antagonizmalar gibi birçok toplumsal olguları ele alarak hepsini “risk toplumu” kitabı altında toplamıştır.

Önemli Eserleri:

  • Risk Toplumu 1986
  • Küreselleşme Nedir? 1997
  • Dünya Risk Toplumu 1999
  • Çokuluslu Görü 2004

Sosyolog, aynı zamanda psikolog ve felsefeci olan Elisabeth Beck-Gernsheim 1946 yılında Almanya’nın Freiburg kentinde dünyaya gelmiştir. Yahudi kökenli olmasından dolayı 1930 yılı içerisinde ailesiyle beraber Nazi Almanya’sından kaçmıştır.  Amcalarından bazıları ise Londra’ya yerleşmiştir. Eşi Ulrich ile birçok önemli çalışmaya imza atmıştır. Doktorasını 1973 yılında aldı. Çeşitli burslardan sonra 1987 yılında Münih Üniversitesi’nden mezun oldu. Uluslararası evlilikler,  göç ve etnik kimlikler konularına ilgi duymuştur. Yine de aile ve yakın ilişkiler üzerinden araştırmalarını yapmıştır. Erlangen Nürnberg Üniversitesi’nde profesörlük yapmaktadır.

Önemli Eserleri:

  • Aşkın Normal Kaosu 1995
  • Bireyselleşme 2002 (Ulrich Beck ile birlikte yazmıştır.)
  • Ailenin Yeniden Keşfi 2002

“Aşk zafer kazandıktan sonra her türlü yenilgiyle yüzleşmek zorunda kalır.”

thumbnail
Önerilen Yazı
Tüketim Toplumu: Marka, Logo ve Renk Algısının Toplum Üzerindeki Etkileri

ULRİCH BECK, ELİSABETH BECK- GERNSHEİM

Yakın ilişkiyi her zaman düzenli ve mutlu bir şekilde sürdürmek zor ve bir o kadar da yorucu olabilmektedir. Beck çifti, Aşkın Normal Kaosu kitabında bu tür durumları net bir şekilde anlatmaktadır. Aşkın Normal Kaosu (2012) adlı eserde hızla değişen dünyada kişisel ilişkilerin, evliliklerin ve aile yapılarının karmaşık yapısı incelenmiştir. Yazarlar günümüzde bireylerin aile, iş, sevgi ve kişisel hedefler peşinde koştuğunu, bunun da çıkar çatışmalarına yol açtığını dile getirirler. Bu çatışmalar aile ve evlilik yaşamını da etkilemektedir.

Beck’e göre, modern dönemle birlikte her şey kişisellik ve bireysellik kostümü içindeki tek kişilik oyuna göre gerçekleşmektedir. Bireyselleşme, bireylerin biyografisi, geleneksel ilkelerden ve güvencelerden, geleneksel kurallardan kurtarılmış, açık, isteğe bağlı ve görev olarak her bireyin eylemini ifade eder. (Ulrich Beck, 2012, s. 17)

Toplumun değişmesi ve her gün yeni bir şekle bürünmesi kişisel yaşamı da etkilemektedir. Yeni düzenle beraber aşk yaşamı, aile kurma ve kişisel özgürlüklerimiz arasında çıkar ilişkisi olduğu ileri sürülmektedir. Geçmişte insanların evliliklerini ekonomik çıkar üzerinden yapmış olduklarından,  düşük bir beklenti içerisine girerek hayal kırıklıklarının daha da az olduğu vurgulanır.

Toplumsal cinsiyet bağlamı üzerinden kadınlar bir yandan özgürlük arayışı içerisine girerken diğer bir yandan da yapmış oldukları evliliklerde geçmişten günümüze kadar devam eden geleneksel anne rolünü devam ettirmektedir. Ulrich Beck, toplumda kadınların özgürlük arayışına devam etmesi ve geleneksel cinsiyet rollerini devam ettirme durumu arasında kalmış olduklarını incelemektedir. Risk Toplumu (1986) kitabından yola çıkarak “Düşümsel Modernite”’nin yeni bir risk ve fırsatlar sunmuş olduğundan söz etmektedir. Küresel kapitalizmin ortaya çıkmasıyla, yeni sosyal koşullar ve ekonomik değişmeler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle toplum, yeni kimlik arayışı içerisine girmektedir. Zamanla öznel hikâyeler, bireyselleşmeyi açığa çıkarmıştır.

“Kendi sosyal ortamını yaratan bireyler için aşk hayatlarına anlam kazandırmakta merkezi hale gelir.”

ULRİCH & ELİSABETH BECK- GERNSHEİM

Bireyselleşme; insanları sanayi toplumunun oluşturmuş olduğu toplumsal cinsiyet rollerinden kurtarmıştır. Fakat yine de modern hayatın getirdiği ihtiyaçlar ile yaşamımız tekrar inşa edilmeye başlanmıştır. Ulrich Beck ve Elisabeth Beck-Gernsheim çifti The Transformation Of Intimacy (1992) kitabında, modern toplumda miras kalan kimlikleri artık bir tarafa bırakarak, kendi oluşturduğumuz kimlikler üzerinden hareket ettiğimizi söylemektedir. Toplum, emek piyasasının tüm gereksinimlerine uyum sağlamaya zorlanır.

Günümüze bakıldığında bireyler, duygusal bakımdan doyurucu ilişkilere daha sıcak bakmaktadır. Eş terapisi, kişisel gelişim seansları gibi endüstriler hisleri, arzuları vb. duyguları beslemektedir. Bireylerin ilişkileri kırılgan yapıdadır ve bu yüzden de aşk kazandıktan sonra bile kaybetmektedir.  Kızgınlık, küskünlük ve kıskançlık artık boşanmanın bir nedeni olarak karşımıza çıkar. Dünyada değişen ekonomik koşullar, kişisel olarak ilişkileri yürütmeyi zorlaştırır, çağdaş yaşama uyum sağlama sürecinde hassas bir denge konumuna getirdiği bireyi duygusal boşluğa sürüklediği müddetçe boşanma hali artış göstermektedir. Bazen insanların umudu o kadar güçlüdür ki boşanmış olan birçok insan tekrar evlenebilmektedir.

Beck çiftinin araştırmalarına göre, aile fertleri için en önemli faktörlerden biri çocuktur. Çocuğa duyulan koşulsuz sevgi, aile için en büyük duygusal yatırım olarak düşünülmektedir. Feminist akademisyen Diana Leonard; çocuğa duyulan sevgi doğrultusunda ebeveynlerin çocuğunu şımartarak kendine yakın tutma çabası yetişkin ilişkiler üzerinde bir kaos oluşturarak devamlılık duygusunu açığa çıkartır, ego-güdümlü ve yoğun hale gelir. Aile içerisinde zamanla daha büyük sorunlara da yol açmaktadır.

Sözü Geçen Çalışmalar

Ulrich Beck, E. B. (2012). Aşkın Normal Kaosu (s. 17). içinde

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir