Germinal kitabının Fransız yazarı; Emile zola’nın kaleme aldığı bu kitap hakkında yapılan analiz; Germinal kitabının kahramanları, Germinal kitabının ana fikri çerçevesinde şekillenmiştir. Dilerseniz, Germinal kitabının sosyolojik analizi makalemize geçelim.;
Germinal Kitabının Kahramanları
- Etienne Lantier : toplumsal olaylara karşı son derece ilgilidir ve idealisttir . Bulunduğu ortamdan kurtulmak ister ve kendini daha da geliştirmek ister. Her şeyin farkındadır. Zaten grevin fikir babasıdır , öncülerindendir. Romanın kahramanıdır. Devrimci bir lideri andırır bizlere.
- Gregoire Ailesi : Maden ocaklarından gelen gelirler yaşayan burjuvaziye mensup bir aile , etraflarında gerçekleşen olaylarla ilgisizlerdir ve rahatsızlardır.
- Hannebeau : Madeni işletir ve Paris’deki dikdatörlerden emir alır.
- Negrel : Madendeki mühendis. Hannebeau’nun yeğenidir. Daha sonra kazık atar. Sonlarda maden işçilerini göçük altından kurtarır.
- Souvarine: Rusya’nın soylularındandır. Zeki bir insandır ayrıca tıp öğrencisidir.
- Rasseneur : Başlarda madenci olan bu karakter daha sonra hancılık yapmıştır. Anarşist özellikleri taşır.
- Maheude ve Maheu : Maheude zor koşullarda yaşayan bir madenci anasıdır. . Maheu da eşidir. İleride isyanda önemli rolü olacaktır.
- Chaval : Çıkarları uğruna arkadaşlarını satabilen bir maden işçisi. Çıkarcıdır.
Germinal Kitabının Sosyolojik Analizi
Germinal kitabında madencilerin nasıl zorlu ortamda çalıştıkları, bireylerle ilişkilerini ve yaşamları ve bunun sonucunda isyan ederek, işçilerin zorlu grev öyküsü anlatılır ve bu öykünün sonu, üzücü, başarısız ve mutsuz biter. Bu dönem Fransız devriminden sonraki dönemdir. Bu madenciler, Fransa’nın Montsou kasabasındaki işçilerdir. Bu kasaba Türkiye’deki Soma gibidir. Babadan oğula aktarılan statü vardır. Çocuk doğar madenci olur , onun çocuğuda madenci olur. Ölümleri de genelde madende olur. Çünkü çalıştıkları koşullar çok ağırdır , tünelin 554 metre derinlikte olması da bu ağır şartların en büyük sebeplerindendir ayrıca zamanlarının çoğu madende sefillik içinde geçiyor. Bu yüzden kişisel olarak da kendilerini geliştiremiyorlar. Ellerini yıkadıkları su bile siyah renktedir, çalıştıkları madende hiçbir güven ortamı yok ve sık sık da göçükler olmaktadır. Madenciler bu göçükler altında can vermektedir.. İşte romanda bu şartları çok realist bir şekilde işliyor. Roman da genel olarak görülen kalabalık işçi ailelerdir ve bu kalabalık işçiler bazen 3 metre kare içinde yaşamak zorunda bırakılmıştır . Bu ailelerde yaşayan insanların özel hayatları olmadığı gibi sefalet içinde yaşaktadırlar. Ailenin dedesi Bonnemort, çocuk yaşlarda madene inmiş ve madende üç kez ölme tehlikesi geçirmiştir. Fakat kurtulmuştur. Bu ailede çoçuklar da dahil olmak üzere 5 çalışan var. Roman da çocuk işçilerin ruh halleri, sorunları hakkında da durulmuştur. Fakat 5 çalışan olduğu halde aldıkları ücretleri toplayınca bile ailenin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmuyor. Ve bu genel durum da işçileri isyana, greve götürüyor.
Aynı ücretle, işçiler 10 sene önce geçinebiliyorken geldikleri durumda geçinemez hale gelmiştir. Çünkü aldıkları ücretler firma tarafından düşürülmüştür. Ayrıca firmanın yaptığı kesintiler de işçilerin canını sıkmaya başlamıştır. Bazı işçiler dilenciliğe bile başlamıştır. Çaresizlik hatsafadadır. Bu durumlara baktığımızda kapitalist toplumun özelliklerini görürüz ve egemen sınıf burjuvalardır. Ayrıca Marx’ın bahsettiği üretim ilişkilerinide bu tablodan görebiliriz. Bir tarafta proleterya(işçi sınıfı) bir yanda burjuvazi. Fakat er ya da geç Proleterya sınıfı, burjuvazi sınıfını yenecektir. Çünkü proleterya sınıfı burjuvaziyi besler ve ezilen taraf olur. Firmanın bu davranışlarından rahatsız ve huzursuz olan işçilerin içinde isyan duygusu yeşermeye başlar. Ve devam eden bu kötü koşullar sonucu grev başlar. Bu grevin başlama tarihi 1884 dür. İşçilerin bu grevden sonra beklentisi daha iyi bir yaşam, daha eşitlikçi bir dünya ve Patronsuz bir dünyadır. Bu istekleri göz önüne aldığımızda anarşizm çok ağır basmaktadır. Burada gördüğüm kadarıyla amaç anarşizmle kapitalizmi devirmek daha sonra kapitalizm yerine sosyalizmi getirmektir. Çünkü olan yapıya yani kapitalizme karşıdırlar ve bu yapısız daha huzurlu bir hayat olduğuna inanıyorlar.
Burjuva, emek sömürücüleri ortadan kaldırılmak istenmiştir. Fransa’ya iş aramaya gelen ve işe başlayan Etienne bu grevin fikir babası olmuştur. Ayrıca Maheu’yu ikna ederek bir sendika kurmuştur ve bu sendika da işçileri toplayıp greve gitmiştir. Etienne diğer işçilere göre daha atılgan daha farkındadır. Ayrıca haksızlığıa kolay kolay boyun eğmeyen bir yönüde vardır. Bu özellikleriylede grevin öncülüğünü yapmıştır. Bu özellikleri bakımından daha çok Lenin’e benzemektedir. Etienne’nin istediği proleteryayı en tabandan üstlere doğru çıkarmaktır. Kapitalizm gerçek yüzünü görmüş ve özgür düşüncesiyle ve konuşmalarıyla işçileri etkilemiş ve fikirlerini değiştirmiş. İşçilere görmediği tabloları resmetmiştir. Ve açlığın, ölmenin eşiğinde olmaları, ayrıca madenlerdeki güvensiz ve hijyensiz çalışma ortamı karşısında grev için harekete geçmeye başlamışlardır. Grev isteyen işçiler, diğer işçilerin fikirlerini değiştirmeye çalışmış, durumu anlatmaya çalışmışlardır. Yıllardır sessizce sömürülen işçiler birden ayaklanmıştır ve eşitlik istemişlerdir. Grev, isyan çeşitli çatışmalar yaşanarak ağır şekilde başarısız olmuştur. Maheu da dahil bazı işçiler hayatını kaybetmiştir. Bu isyan her ne kadar başarısz olsa da işçilerin bu devrimci ruhu ve binlerce işçinin yavaşca örgütlenmeye başlaması ve uykusundan uyanması bu tür olayların ileride de yaşanabileceğinin sinyallerini verir. İleride alt yapının, üst yapıyı belirleyeceğinin sinyalleride bu ayaklanmada verilmiştir. Burada sınıf farklılığından çıkan sorun ile toplumsal dinamikleri yıkarak daha eşitlikçi bir dünya istenmiştir. Kapitalizmin, işçileri köle gibi kullanması ve işçiler fakir kalırken mülk sahiplerinin zenginleşmesi işçileri rahatsız etmiştir. Öyle ki bir durum var ki burjuvazi dini bile zaman kaybı olarak görüp, sermayesinin derdine düşmüştür. Ve işçiler bu eşit olmayan, sömürücü kapitaslit düzenden kurtulmak istemiştir. İşçilerin eşitlik isteyişi, burjuvaziyi ortadan kaldırarak toplumsal eşitliliği sağlama istekleri yani toplumsal sınıfları ortadan kaldırarak eşitlikçi bir dünya istemeleri bize sosyalizmi anımsatır. Ayrıca burjavizinin üretim araçlarına zarar vererek onları daha güçsüzleştirdiklerinide düşünmesi, ve üretim araçlarının önemimin farkına varılması da bize sosyalizmi ve devrimi anımsatır. Eğer ki isyan başarılı olsaydı Karl Marx’ın da desteklediği sınıfsız bir ortam olacaktı ve üretim araçları toplumun olacaktı. Ve burjuvazi , emek sömürücüleri ortadan kalkarak huzur sağlanacaktı. Romana genel olarak baktığımızda altyapı: madencilerdir, üst yapı ise madencileri çalıştıran burjuvazidir. Meta : Madenden çıkarılan üründür. Romandaki iş bölümlerine baktığımızda ve aynı zamanda modern toplum örneği göstermelerinden dolayı Durkheim’in organik dayanışma düşüncesi uygundur. Durkheim’in organik dayanışmasına uygun olmalarının en büyük nedenleri; toplumda farklılaşma olması ve özel mülkiyetin bariz bir şekilde ortada olması. Ayrıca herkesin bir işi var . Ve o kişiler işlerinde uzmanlaşmışlardır. Madenci işinde, müdür işinde, burjuvalar da işlerinde uzmanlaşmıştır. Yani iş bölümleri yapılmıştır. Yine Marx’ın düşüncesine paralel olarak burada madencilerin bilincini belirleyen toplumsal gerçekliktir. Şartlar, koşullar yani toplumsal gerçeklik madencilerin bilincini etkileyerek greve götürmüştür. Sınıflar arası çatışma ile değişim amaçlanmıştır fakat başarısız olunmuştur. Marx’ın düşüncesine göre bir yerde değişim olması için sınıf çatışması olması gerekir. Romandaki toplumun özelliklerine baktığımız zaman Marx’ın kapitalist toplumların özellikleri görülür. Çünkü romanda da burjuvalar vardır ve bu burjuvalar işçi sınıfınının emeğini, gücünü ücret karşılığında kullanmıştır. Roman da ki yaşanılan toplumun özelliği kapitalist toplumdur, istenilen ise sosyalizmin özelliklerini barındıran, burjuvanın olmadığı sınıfsız bir toplumdur. Aslında romanda binevi yabancılaşma vardır. Çünkü maden işçileri para kazanıp hayatlarını sürdürmek için çalışmak zorundalar ve tek çareleri çalışmak olduğu için kendi yeteneklerini ortaya çıkarıp kendilerini geliştiremezler ve dolayısıyla Marx’ın da düşündüğü gibi kendilerine yabancılaşırlar. Neden yabancılaştıklarına bakarsak maden işçileri emekleriyle, burjuvaların ekonomisini büyüttü. Çünkü madenciler 1 kazandıysa burjuvalar 100 kazandı ve madenciler burjuvanın egemenliği altına girmiş oldu. Bu kapitalist toplumsal sistemin bir sonucudur. Ve bu kapitalist sistemin sonucunda madencilerin iş gücü Marx’a göre metalaşmıştır. Çünkü işçiler üretim araçlarına sahip değil ve emeklerini ücretle burjuvalara satıyorlar. Fakat Weber’e göre bakarsak burjuvaların bu davranışları, kapitalist düzenin etkili olması iyidir. Çünkü çalışan toplumların ekonomisi büyür ve gelişir. Marx ile ters düşüncedelerdir. Ayrıca Weber toplumda olan tabakalaşmayı ekonomiye bağlamaz . Fakat Marx ekonomiye bağlar Alt sınıf olarak. Ayrıca Weber’in düşüncesinde var olan üst sınıfın siyasi gücü belirleyebilmesini kitaptan anlayabiliriz çünkü grev başladığı zaman Lille Valisi daha çok üst sınıfı korumaya meyillidir. Bu meyilliği şuradan anlayabiliriz; grevciler , grevin son günlerine doğru çığrığından çıkmışlardı ve bunun sonucunda Fransa’nın jandarma kuvvetleri işçilere silah doğrultmuştur ve bunun sonucunda ağır kayıplar verilmiştir. Yine bu olaydan J.Locke aklımıza gelir. Çünkü Locke, devlet sadece özel mülkiyeti korumak için vardır düşüncesine paraleldir. Sonuç olarak işçi sınıfı, burjuvaya savaş açmıştır. Açtıkları bu savaşta her ne kadar başarısız olsalar da ve burjuvalara tekrar boyun eğselerde ileride tekrar alevlenecek sınıf çatışmasının bir başlangıcı olmuştur. Yazar da kitabın sonlarına gelirken bu mücadelenin devamı olacağının sinyallerini veriyor.