Kısaca İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları

Alhusser'in kaleme aldığı temel eseri İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları hakkında kısa bir bilgilendirme yazısıdır.

Kısaca İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları
0
  • Althusser (1918-1990) Marx’ı temel alır, Weber ve Durkheim’ı dışlar.
  • Marxı 1960 şartlarında yeniden okur.
  • Althusser Marx’ın determizmini sorguladı.
  • Ekonomik belirlenimciliği eleştirir. Örneğin devlet ekonomiyi bastırabilir ya da bir ideoloji iktidara geldiğinde ekonomik yapıyı belirleyebilir.
  • Yapılar birbirleriyle göreli ilişkilere sahiptir.
  • Sorunsallaştırma kavramını ortaya atar.
  • Nasıl oluyor da kapitalizm kendisini yeniden üretmeye devam ediyor? Sorusu üzerine düşündü.
  • Devlet kuramı geliştirdi.
  • Marx’ta devlet yöneticileri kapitalistlerin temsilceleridir. Althusser ise devleti iki kategoride ele alır (iki aygıt grubu): Devletin ideolojik aygıtları (DİA) ve devletin baskıcı aygıtları.
  • DİA’lara örnek: aile, eğitim, din kurumları, hukuki kurumlar, medya, sendikalar, siyaset, güzel sanatlar.
  • DİA’lar yeterince çalışmadığında baskıcı aygıtlar yerine geçebilir.
  • İdeolojiyi Marx’tan farklı olarak tanımladı. Marx’ta yanlış bilinç diye bir şey vardır. Althusser’e göre ise tüm insanlar ideoloji içindedirler, ideoloji tarafından inşa edilirler. İdeolojiden zaman zaman kopuş mümkündür, bu açıdan eleştiri önemlidir. Ancak bilimsel üretim ideolojiden kopuşu mümkün kılabilir.
  • İdeoloji, bireylerin gerçek varoluş koşullarıyla aralarındaki hayali ilişkidir.
  • İdeoloji toplumsal formasyonun bir düzeyidir.
  • İdeoloji gündelik yaşamı belirler. İnsanın kendi kendine konuşması bile ideoloji içerir.
  • Tüm toplumsal partiler ideolojiktir.
  • İdeoloji bireyleri özne olarak adlandırır.
  • İdeoloji özneleri çağırır. Öznenin inşa edilmesi ideolojiyle ilgilidir.
  • Ona göre Marx’taki ideoloji bir hayaldir, hiçliktir ama Althusser’deki ideoloji gerçektir, maddidir.
  • Düşünce toplumun somut pratikleri ve aygıtları içinde oluşan, maddi bir nesnedir.
  • İdeoloji, toplumsal formasyonu meydana getiren üç ana düzeyden  (ekonomik, politika ve ideoloji) biridir.
  • İdeoloji, ekonomik pratikle belirlenmekle birlikte, kendi özerk belirleyici etkisi olan, maddî bir pratiktir.
  • İdeoloji yoluyla kendilerini özne olarak gören insanlar, aslında gerçeklikle kendi aralarındaki ilişkiyi ideoloji içinde tasarlamaktadırlar.
  • İdeoloji geneldir ve ögeleri sınıf kökenine indirgenemez. Her sınıf, bu ögeleri kendine göre eklemleyerek, onu uyarlı ve tutarlı bir sınıf ideolojisine dönüştürmeye çalışır. Bu açıdan bakıldığında, örneğin “milliyetçilik bir burjuva ideolojisidir” demek yanlıştır. Bir ideolojik öge olarak milliyetçilik çeşitli sınıf söylemleri içinde farklı biçimlerde eklemlenir. ‘’Demokrasi’’ ve “ahlâklılık” da böyledir. İdeolojinin evrenselliği de buradan gelir.
  • İdeoloji doğru veya yanlış değildir, çünkü insanların kendi varoluş koşullarıyla aralarındaki hayali ilişkiden doğar.
  • İdeoloji içinde oluştuğu toplumsal formasyona içseldir. Bu bakımdan, yanlış veya doğru bilgiden öncedir. Öte yandan ideoloji, ahlâkî-pratik bir biçimde toplumları yaşatan bir düşünce tarzıdır.
  • Althusser’e göre feodal toplumda başlıca ideoloji aygıtı üretim iken, kapitalist toplumda eğitimdir.
  • Sendikalardan aileye kadar ideoloji üretiminde önemli payı olan birçok kurumu, devletin ideolojik aygıtları gibi görmeye başladığımızda, devlet, toplum içinde somut ve dolayısıyla sınırlı bir kurum olmaktan çıkar ve toplumun bütününe yayılır.
  • Althusser’in ideoloji üzerine teorisi tek merkezciliğe karşı çıkar fakat ideolojinin oluşumunun anonim niteliğini vurgularken aynı zamanda “devlet’e büyük bir rol vermekle, değişik türde de olsa, yeni bir “ideoloji üreten özne” kavramına kapı açmaktadır. Bu da teoriyi yeniden tek merkezli bir açıklama tarzına indirgemektedir.
  • Üretimin nihai koşulu, üretim koşullarının yeniden üretimidir. Yeniden üretilmesi gerekenler: 1. Üretici güçler 2. Var olan üretim ilişkileri
  • Okul (fakat aynı zamanda Kilise gibi başka devlet kurumları ya da ordu gibi başka devlet aygıtları da) bir sürü beceri öğretiyor, fakat bunu yönetici ideolojiye boyun eğmeyi ya da bu ideolojinin pratik egemenliğini sağlayan biçimlerde yapıyor. Tüm üretim, sömürü, baskı görevlileri ve “ideoloji profesyonellerinin” görevlerini “bilinçli olarak” yerine getirmek için şu ya da bu oranda, bu ideolojiyi “benimsemiş” olmaları gerekir.
  • İdeoloji toplumu sarıp sarmalayan yapısal bir konsensüstür. Eğer bir ortak fikir olmasa ya da benimsenmese toplum içindeki toplumsal süreçler süremez.
  • Althusser, siyasal sınıf mücadelelerinin hedefi olarak devlet iktidarı (devlet iktidarının korunması ya da elde edilmesi) ile devlet aygıtını birbirinden ayırır ve devlet iktidarının elde tutulmasını etkileyen siyasal olaylardan sonra bile, devlet aygıtının olduğu yerde kalabileceğini vurgular.
  • Althusser’in öne sürdüğü devlet teorisi, aslında Marksist devlet teorisinin içinde mevcuttur. Marksist devlet teorisi şunları öne sürer: 1)devlet, devletin baskı aygıtıdır. 2)devlet iktidarını devlet aygıtından ayırmak gerekir. 3)sınıf mücadelelerinin hedefi devlet iktidarıdır ve bunun sonucunda devlet iktidarını ellerinde tutan sınıflarca ya da sınıf ittifaklarımda devlet aygıtının kendi hedefleri doğrultusunda kullanılmasıdır. 4)proletarya, var olan burjuva devlet aygıtını yıkmak ve bu ilk aşamada onun yerine bambaşka bir devlet aygıtı koymak ve ileriki aşamalarda radikal bir süreci ve devletin yıkılma sürecini (devlet iktidarı ve her türlü devlet aygıtının sonu) başlatmak için devlet iktidarını elde etmelidir.
  • Althusser, Marksist devlet teorisini geliştirmek için devlet iktidarı ile devlet aygıtı ayrımından öteye giderek devletin baskı aygıtı ve devletin ideolojik aygıtını ayırdı.
  • DİA’lar devletin (baskı) aygıtıyla aynı şey değildirler. Marksist teoride, devlet aygıtı şunları kapsar: hükümet, yönetim, ordu, polis, mahkemeler, Hapishaneler vb. Bunlar devletin baskı aygıtı denilen şeyi oluştururlar. Baskı kelimesi, hiç olmazsa en son durumda söz konusu devlet aygıtının “zor kullandığını” belirtir. Fakat fiziki baskı harici baskı türleri de vardır.
  • DİA’lara örnekler: aile, hukuk, sendika, haberleşme, kültürel, medya, spor, edebiyat, güzel sanatlar.
  • Baskı aygıtları tümüyle kamu alanında yer alırken DİA’lar büyük oranda özel alanda yer alırlar.
  • DİA’ları Devlet’in (Baskı) Aygıtından ayıran şey, Devlet’in (Baskı) Aygıtı “zor kullanarak” işler, oysa DİA’lar “ideoloji kullanarak işlerler.”
  • Devletin (Baskı) Aygıtının, kendi hesabına baskıya tümüyle (fizik baskı dahil) öncelik verirken, ideolojinin burada ikincil bir işlevi olmasıdır (bütünüyle baskıya dayanan aygıt yoktur). Örneğin ordu ve polis hem kendi varlıklarını ve yeniden-üretimlerini sağlamak için, hem de dışarıya sundukları değerler ile aynı zamanda ideolojiyi kullanarak işlerler.
  • DİA’larda ise ideoloji tümüyle öncelik kazanırken, aynı zamanda baskıya, en son durumda olsa bile ikincil bir işlev verildiği söylenmelidir. Böylelikle kiliseler ve okullar, ceza, ihraç, seçme vb. uygun yöntemlerle yalnız kendi çobanlarını değil sürülerini de disipline ederler. Aile ve kültürel DİA’larda da böyledir. Aile cezalandırıcı olabilmektedir, kültürel DİA içerisinde yer alan medya ise sansürleyici olabilmektedir.
  • Althusser’e göre üretim ilişkilerinin yeniden-üretimi, hukukî-siyasal ve ideolojik üstyapı yoluyla sağlanır. Üretim ilişkilerinin yeniden-üretiminin büyük bir bölümü, devlet iktidarının devlet aygıtlarında, bir yandan DİA ‘larda, öbür yandan da Devletin (Baskı) Aygıtında uygulanmasıyla sağlanır.
  • Kaynak: Louis Althusser – İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları

Merhaba, ben Onur Kıvrak. Akdeniz Üniversitesi sosyoloji bölümü mezunuyum ve Ankara Üniversitesi sosyoloji bölümünde yüksek lisans yapmaktayım. Hayatı anlamlandırmaya ve kendimi gerçekleştirmeye çabalıyorum.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir