Karl Popper ve Bilim-Sözde Bilim Ayrımı Üzerine Eleştirel Bir Bakış

Bu yazımda Karl Popper'ın yanlışlanabilirlik ilkesi üzerinden yaptığı ''bilim'' ve ''sözde bilim'' ayrımını eleştirel bakış açısıyla değerlendirdim. Keyifli okumalar.

Karl Popper ve Bilim-Sözde Bilim Ayrımı Üzerine Eleştirel Bir Bakış
popper yanlislanabilirlik
1

Popper, bir bilginin bilimsel bilgi olarak nitelendirilmesi için yanlışlanabilir bir bilgi olması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Ona göre Freud, Marx, Adler gibi isimlerin söyledikleri kuramlar yanlışlanabilirlik bağlamında baktığımızda bilimsel bilgi değildir. Popper’e göre bilim, durağan değil dinamik bir olgudur. Önceden kabul gören bir bilimsel bilgi , yeni bir keşifle birlikte yanlışlanabilir ve yerine yanlışlanabilirliği şimdilik daha düşük olan bir bilgi konabilir. Bu bilimsel bilgi için her zaman mümkündür fakat sözgelimi Freud’un psikanaliz üzerine yapmış olduğu kuramları yanlışlanabilirliği mümkün olmayan kuramlardır çünkü bu kuramlar çok genel ve kapsayıcı konuşur. Yanlışlanabilir olduğunu kanıtlamak için tüm muhatapları üzerinde analiz yapmak gerekir ki bu kuramlar tüm insanları kapsadığı için bunu yapmamız mümkün değildir. Her ne kadar belli bir grup üzerinden bu kuramların yalnışlanabilir olduğunu söylesek de bir yerlerde bizim bilemeyeceğimiz bir örnek Freud’un kuramını haklı çıkarabilir. Bu bağlamda Popper, bilimde tümevarım ilkesini reddeder. Popper’a göre Freud ve Marx gibi düşünürlerin kuramları sözde bilim kapsamına girmektedir. “Sözde Bilim” sahte bilim gibi bir anlama gelmez ya da Popper bu çeşit bilgilerin gerekli ya da gereksiz olduğunu da söylemez. Fakat bu bilgiler onun süzgecindeki bilimsellik olgusundan da tam olarak geçememiştir. Popper’a göre bir bilginin yanlışlanabilir olup olmaması dışında bu bilginin yalnızca doğrulanabilir bir bilgi olması da aynı şekilde bilimsellik açısından yeterli değildir. Sözgelimi Einstein, bir çalışması için yanlış olduğu kanıtlandığı takdirde vazgeçebileceğini söyler. Popper bakış açısına göre de Einstein’ın sağladığı bilgiler yanlışlanabilirliğe sahip dolayısıyla da bilimsel bilgilerdir. Popper’ın bilimde aradığı bir diğer özellik de sağladığı bilgilerin nesnel oluşudur. Bir bilim adamının öne sürdüğü bilgiler bilim adamının kişisel kanaatinin çok ilerisinde, hem onunla beraber hem de ondan ayrı olmalıdır. Bilimde öne sürülen bilgiye bilim adamının kendi fikirleri ve ideolojileri karıştırılmamalıdır. Ben, Popper’ın fikirlerine eleştirel bir bakış açısı getirmek isterim. Psikoloji alanında fizik, kimya ya da biyolojide olduğu gibi her zaman ve her yerde aynı şekilde kanıtlanabilir bilgiler vermek çok zor hatta imkansızdır. Çünkü dünya üzerinde milyonlarca farklı kültür, coğrafya, etnik köken dolayısıyla da milyarlarca insan var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Aynı kültür ve etnik kökendeki insanlar bile psikolojik anlamda farklılık gösterebilir. Dolayısıyla insanları inceleyen bir dal ile bakterileri inceleyen bir dalın imkanlarının farklı oluşu birini bilim diğerini daha az bilim yapmamalı. Psikoloji ve sosyolojinin dünya düzenine önemli katkıları olan çok önemli bilim dalları olduğu fikrindeyim. Keza Freud ve Durkheim gibi isimler de bize sayısız bilgiyi sağlamış önemli bilim insanlarıdır. Öyle ki hala Freud’un kuramlarından öğrendiğimiz bilgileri reklamcılık, politika, pedagoji, sosyoloji ve birçok alanda kullanmaya devam ediyoruz. Einstein’ın çalışmalarını bilim, Einstein’ı da bilim insanı olarak kabul etme konusunda Popper’la aynı görüşteyim fakat farklı imkanları olan Marx, Freud, Adler hatta bunu biraz genişleterek Peoget, Vygotsky, Kohlberg gibi düşünürlerin uğraşlarını da “sözde bilim” değil çalışma alanları Einstein’dan farklı dolayısıyla imkanları da farklı ama yine de aynı mahiyetteki bilimlerle uğraşan bilim insanları olarak nitelendirmek gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla Popper’a karşıt bir görüş olarak tümevarım da bilim için önemli ve gerekli bir yöntemdir. Her alan tümdengelim yöntemine uygun olmayabilir. Genellemelerin tüm örneklerini inceleyemiyor olduğumuz durumlarda belli bir grup üzerinden çalışmak kurtarıcı olacaktır. İnsanlar birbirinden çok farklı olmakla birlikte özünde aynı örüntüleri de tekrar edebilir. Örneğin bir çocuğun kaç yaşından itibaren matematik öğrenmeye elverişli olacağını psikoloji ya da pedagoji bize açıklar, ama kimi çocukların zihinsel gelişimi diğerlerinden farklı olabilir. Burada çoğunluğun bu bilgi kapsamında daha verimli eğitim alacağı gerçeğini yadsımamak gerekir. İnsanlar aynı örüntüleri devam ettiren farklı algılardaki canlılardır. Tıpkı iki farklı insan olan Popper ve Kuhn’un benzer meseleleri farklı algılıyor ve değerlendiriyor olması gibi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyoloji ve Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler bölümü öğrencisi

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Yavuzarslan 27 Kasım 2020

    Sosyoloji alanından bakarsak, bilimi her bir kültür hatta kültürlerin içerisindeki aynı hissiyatı ve fikri paylaşan daha küçük topluluklar için kullanmaya yönlendirmiş. Daha fazla veri elde etmeye daha detaylı incelemeye yönlendiriyor. Her yeni araştırma ve veri yeni bilgilerin önünü açar. İngilizler soğuk insanlardır demektense, İngiltere’nin Londra şehrinin, x vilayetindeki, protestanların, 15-20 yaş arasındaki gençlerinin, y tezi hakkındaki, 2020 yılındaki görüşleri şu yöndedir gibi. 🤔 Ben mi yanlış yorumladım bilmiyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir