Risk Toplumu: Başka Bir Modernliğe Doğru Kitap İncelemesi

Risk Toplumu: Başka Bir Modernliğe Doğru Kitap İncelemesi
0

Bildiğimiz üzere, sosyoloji toplumda meydana gelen olayların ve etkilerinin derinlemesine incelendiği bir bilimdir. Bu nedenle de insanlık tarihinde meydana gelen yeniliklerin toplumsal yansımaları başta sosyologlar olmak üzere birçok düşünür tarafından gerek teorilerinde gerek yazımsal çalışmalarında yer almıştır. Önde gelen Alman sosyologlardan birisi olan Ulrich Beck de çağdaş dünyamızdaki değişimleri ele alarak teorisini oluşturmuştur ve oluşturduğu teoride toplumsal değişimleri merkeze almıştır. Son dönemlerde hayatımızda etkisini iyiden iyide hissettiren, özellikle sanayi devrimi sonrası daha da yaygın bir şekilde anılan, modernite kavramı günümüz sorunlarının anlaşılabilmesinde baş aktör olmuştur. Beck 1986’da yayımladığı Risk Toplumu isimli kitabı ile Almanya örneği üzerinden sanayi toplumunun ve modernitenin dönüşümünün etkilerini açıklamıştır. Kitabında sanayi devrimi sonrası modernitenin sağladığı değişimleri açıklarken, etkilerini tek bir ülkeye mal ederek değil, tüm dünyanın ortak bir etkileşim sürecine girdiğini vurgulayarak anlatır. Bu sayede de yaşanılan değişim sürecinin risk toplumunu meydana getirdiğini ve bu sorunun her yerde ortak olduğunu vurgular.  Ona göre, toplumlar içinde her zaman sorunlar vardır ama modernite daha önce karşılaşılmayan yeni sorunları ortaya çıkarmıştır ve insanlık daha güvensiz ve mega riskli bir düzenle karşı karşıya kalmıştır. Yani Beck, risk toplumu kavramı ile oluşan düzenin açıklanmasına yardımcı olacak bir teori getirmiş ve bize yaşadığımız post zamanların anlamlandırılabilmesi için faydalı bir başyapıt bırakmıştır.

İlgili Yayın: Risk Toplumu Nedir?

Kitabın Çernobil felaketinden sonra yazıldığını bilmek bize aslında içeriği hakkında faydalı ipuçları sağlar. Çernobil nükleer kazasının tüm dünyaya verdiği zararlar açıktır ve dünya belki de ilk kez bu kazayla küresel sorunları ve riskleri düşünmeye başlamıştır. Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren başlayan ikinci dönem modernite risk toplumu kavramının temeli olmuştur. Peki neden risk toplumu deniyor? Bu zamana dek olmayıp da yeni çağ ile yükselen yeni risklerle oluşan durum ne?  Toplumsal yaşamımızda, geç dönemdeki modernlik ile birlikte başta ABD ve İngiltere gibi büyük ülkelerde olmak üzere tüm dünyayı kapsayacak ortak sorunlar meydana gelmeye başladı. Bu sorunlar Beck tarafından görünmez ve hesap edilemez riskler olarak adlandırılıyorlar. İnsan yapımı olan bu riskler başlıca çevresel ve endüstriyel kirlilik, salgın hastalıklar, işsizlik, nükleer sorunlar gibi başlıklarla incelenebilir. Görüldüğü üzere, insan yapımı olan bu sorunlar ilk dönemlerdeki yaşanan doğanın meydana getirdiği deprem ve sel gibi olayların aksine, topluma afetlerden farklı riskler yaşatıyor. Sanayileşme ile birlikte gelen yoğun kentleşme ve bunun sonucunda oluşan kentlerdeki sorunlar artık insanların sınırlarını aşacak seviyeye yükseldi. Bu sebeple de mega denebilecek seviyede riskler oluştu ve artık modern dünyada insanlar sigortasız yaşayamaz hale geldi. Çok tanıdık bir kavram olan sigortacılık bile Beck’e göre modernitenin yarattığı sorunlar yüzünden ortaya çıktı. İnsanlar artık birbirlerine ve çevreye güven duyamadığından dolayı sürekli bir risk çemberinde hissediyorlar ve hayatlarını garantiye alabilmek adına sigorta yaptırmak gibi faaliyetlere yöneliyorlar. Aslında bu bile bize yeni dünya düzeninin içindeki bireysel yalnızlığı ve kendini koruma isteğini gösteriyor. Bireysel riskler dedim ama, bu riskler bireysel kalmıyor ve tüm dünyaya yayılabilecek felaketlerin ve endişelerin yolunu açıyor. Örneğin sanayileşme dolayısı ile yoğun fabrikalaşma ve kentlere göç ile artan hava kirliliği, tüm dünyayı etkileyen iklim değişikliklerinin ve küresel felaketlerin ana sebeplerindendir.

Kitabın ilk bölümünde belirtildiği gibi modernlik arttıkça risk üretimi servet üretimi ile birlikte artar ve bu sebeple çatışmalar yaşanır. Kıtlık toplumu denen refahın bölünmesinde sıkıntı yaşayan bir toplum oluşur.  Marx ve Weber’in ifadelerinde olan sanayi toplumu ve sınıflı toplum analizleri servet dağılımı ile alakalı bir durumdu. Fakat, risk toplumu Beck için onların ifade ettiği değerlerden daha başkadır. Artık doğadan gelen sorunlar tek odak noktamız olmamakla birlikte, yeni düzen teknolojik bazlı birçok sorunları barındırıyor. Sadece açlık değil refahın fazla üretiminden kaynaklı obezite gibi modern sorunlarda meydana geliyor. Maalesef ki, riskler bu kadar sınırlı seviyede kalmıyor. Marx’ın bahsettiği refah dağıtımı sorunu geri döndürülebilir, değiştirilebilir bir sorun. Fakat, dünyamızın şu an yaşamakta olduğu sorunlar havaya, suya ve canlılara zarar veriyor ve çoğunlukla geri döndürülemez etkiler bırakıyor. Örneğin kimyasal ilaçların etkileri, en saf madde olması gereken anne sütüne dahi yansıyor ve yeni doğanlar için bile dünyaya gelir gelmez riskler başlıyor.  Aynı zamanda, Beck’ın dediği gibi uygarlık bumerang etkisi denilen bir etki ile riskleri tüm dünyaya yayan yeni bir modelle baş başadır. Küreselleşme ile artan ulaşım ağları ve iletişim kolaylıkları insanların etkileşimini çoğaltmıştır. Böylelikle salgın hastalıkların yayılmasında özellikle güncel Covid-19 salgınında gördüğümüz gibi, insanlar daha kolay risk taşıyabilmiştir. Dahası bu riskler insani çabalarla taşınmasa dahi sahip oldukları çevresel etkiler ile tüm dünyayı etkisine almış ve dünya toplumunun ortak problemleri haline dönmüştür.

Beck yapılan eylemlerin insanları ortak bir şekilde etkileme başlaması sebebi ile, kitabının ikinci kısmında sınıfları olmayan kapitalizmin artık daha yaygın olduğunu söylüyor. Bu ifadeyle aslında toplumsal eşitsizliklerin sınıfsızlaştığını vurguluyor. Covid-19 pandemisinde yaşadığımız gibi zengin insanlar da fakirler kadar hastalandı ve yaşamını yitirdi. Bu sebeple modernleşme tam anlamıyla insanlığın huzura erebileceği bir ortam olmadı. Hatta Beck’in kitapta belirttiği gibi kadın-erkek çatışmaları ve toplumsal cinsiyet kavramının hala kadınlar üzerinde adil olmayan bir baskı yaratması, modernliğin henüz kendi anlamıyla uygun olmayan bir seviyede olduğunu bizlere kolaylıkla gösteriyor.  Modern dünyada her ne kadar insanların bireyselleşme oranı artsa da birbirlerine birçok konuda hala mecburlar. Bu sebeple de iklim değişikliğini önleme çalışmalarında, Paris İklim Anlaşması gibi, yine siyasi bir birleşme yaşıyorlar.  Yaşanan risklerin küresel sonuçları olduğunun fark edilmesi de aslında bu tarz iş birliklerinin en büyük sebeplerinden.

İlgili Yayın: Risk Toplumu Kitabının Analizi

Artık dünyamız Marx’ın bahsettiği kavramlardan olan sınıflı toplumdaki eşitlik endişesi ile değil güvenlik sorunu ile baş etmeye çalışıyor. Riskler yeni meydana gelmedi fakat daha öncesinde doğal kaynaklı olarak algılanan riskler artık insan yapımı olma olgusunu vurgulayacak hale geldi. Korona salgınında virüsün laboratuvar ürünü olabileceği iddiası ve Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konuda araştırma yapması aslında yeni modernite çağının ve teknolojik gelişmelerin ne kadar ileri seviyede tehlikeli olabileceğini bizlere gösteriyor. Bu sebeple de Beck risk toplumu kavramını modern dünya ile bağdaştırmaktan çekinmiyor. Yeni modernite her ne kadar bireylere kendi kararlarını aldırtabilen özgürlükçü bir yapı olarak görülse de, yeni düzende her zaman bireysel sorunlardan daha ileri seviyeye gidebilecek riskleri var. Özellikle de küreselleşme olgusu ile de risklerin yayılımının kolaylaşması, bir nevi dünya toplumu denebilecek bütünleşmiş bir topluma dönmemiz, bu risklerin daha da yayılabilir olmasına sebep oluyor. Artık insanlar risklere o kadar alıştı ki, her gün aldığımız besinlerden kaynaklı toksik maddeler ya da dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen hava saldırısı olağan bir durummuş gibi algılanıyor. Yeni modernitede insanlar olağanüstü halleri olağanmış gibi algılamaya başladı. Bu bence bir nevi, alışılmış çaresizlik terimi ile açıklanabilir. Artan riskler çözüm sağlanamadıkça uygarlık daha da yoksullaşıyor. Eskiden açlık, evsizlik, doğal afet gibi olan sorunlar esasında çözüm getirilebilecek seviyede sorunlardı. Fakat, yaşanabilecek bir nükleer savaş sonrası dünyamızın karşılaşabileceği sorunların etkileri nasıl çözülecek? Ya da, doğaya verilen endüstriyel zararların geri dönüşü var mı? Maalesef artık Beck’in Risk Toplumu kitabında bahsettiği gibi etkisi sınırlandırılamayacak bir yola girdik. Bu da bize aslında her zamankinden daha çok endişe duymamız gereken bir sorun yarattı.

Sonuç olarak, Risk Toplumu kitabi Ulrich Beck’in teorisini anlamak ve günümüzde post çağlar olarak adlandırılan süreçlerin mantığını kavrayabilmek için faydalı bir başyapıttır. Yazılışının günümüze çok yakın dönemlerde olması onun çalışmasını diğer sosyologların çalışmalarından ayıran en önemli özelliktir. Kitabı ile adeta yeni modern dünyaya bir ışık tutar. Başta küreselleşme ile meydana gelen dünya toplumların birleşmesinin ve teknolojinin gelişmesinin herkes tarafından göz ardı edilen olumsuz yönlerini değerlendirir. Özellikle, risk toplumu dediği kavramla dünyadaki alışılmış sorunların aydınlatılmasında bize yardımcı olur. İnsanlık artık bir risk toplumu içinde yaşamaktadır ve bu sorunlar çözülebilir seviyede olmayı çoktan bırakmıştır. Peki bu sorunların sebebi nedir? Ne yazık ki, risk toplumunu meydana getiren olay da yine insanların çabalarıdır. Artık doğadan gelen tehlikeler değil, insanın teknoloji ile ürettiği ve farkına bile varmadığı riskler oluşmuştur. Nükleer savaş tehditi, besinlerden alınan toksik maddeler sebebi ile zehirlenme, doğanın ve çevrenin her geçen gün kirlenmesi sebebi ile nesilleri tükenen canlılar belki de artık  var olan insan yapımı risklerin bizler tarafından fark edilmesi noktasında son ipuçlarıdır. Eskinin tam aksine artık doğal afetler bile yanlış kentleşme ve doğanın düzenini bozma sebebi ile meydana geliyor. İnsanlığın birbirine güveni kalmadı. Korona salgınında gördüğümüz gibi meydana gelebilecek salgınlar tüm dünyayı bütüncül bir şekilde etkisi altına aldı. Yani Beck aslında bizlere eğer farkına varabilirsek, dünyanın yaşayacağı sorunların temelini ve var olan endişelerin kaynağını kitabında anlatmıştır. Bu sebeple de Risk Toplumu kitabı Beck’in görüşlerini modern dünyamızla bağdaşlaştırıp anlamlandırmak açısından temel sayılarak incelenmesi gereken önemli bir eserdir.

Kaynakça

  • Ulrich Beck, Risk Toplumu: Başka Bir Modernliğe Doğru, İthaki Yayınları, 2019, 390 Sayfa.

PSIR&Sociology

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir