Wag The Dog Filminin Kitle İletişim Modeli Çerçevesinde Çözümlenmesi

Wag The Dog Filminin Kitle İletişim Modeli Çerçevesinde Çözümlenmesi
wag the dog film analizi
0

Kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki etkisi 1920’li yıllardan bu yana sosyal bilimcilerin gündeminde olmuştur. Wag The Dog filmi de kitle iletişim araçlarının topluma doğrudan veya dolaylı olarak etkisini ve söz konusu araçların kimin kontrolünde olduğunu başarılı bir şekilde aktarmıştır. Wag The Dog filminde iktidarın istediğinde para ile gündemi dakikalar içerisinde başka bir suni gündemle değiştirebildiğini ve kitle iletişim araçlarının ülkenin gündemini önemli ölçüde etkileyebilecek güçlü bir etkiye sahip olduğunu gözlemek mümkündür.

-Köpek neden kuyruğunu sallar?
-Çünkü köpek kuyruğundan daha akıllıdır.
-Eğer kuyruk daha akıllı olsaydı kuyruk köpeği sallardı.

Filmin başındaki bu metafor kitle iletişim araçlarının toplumun üzerindeki etkisini özetlemektedir. Televizyon, internet, gazete, dergi, radyo gibi araçlar ile siyasiler gündemi değiştirebilmekte, yaşanılacak durumlara yön verebilmekte ve kitleleri yanlış yönlendirebilmektedir. Kendi düşüncelerini rafa kaldıran kitleler kuyrukları tarafından yönetilmeye açık hale gelmektedirler.

Film ABD’de bir seçim sürecini anlatmakta olup bu süreçte Başkan tarafından gerçekleştirilen ve seçim sonuçlarının olumsuz yönde etkilenmesine neden olacak cinsel taciz haberinin tüm ülkenin gündemine girmesi ile başlıyor. Skandalın üzerinin örtülmesi için Beyaz Saray danışmanları sarsıcı bir gündem oluşturmaya karar veriyorlar. Sahte bir savaş kurgusu yaparak oluşturacakları gündemi gerçek bir Hollywood yapımcısı ile anlaşarak kitlelere ulaştırabilecekleri bir kurgu hazırlıyorlar ve televizyonu kullanarak Arnavutluk ile ABD arasındaki savaşı Amerikan halkına duyuruyorlar. Bu durum insanların korku ve paniğe kapılmasına yol açmakla birlikte aynı zamanda Başkan tarafından gerçekleştirilen cinsel taciz haberlerinin üzerinin örtülmesine de sebep oluyor. Artık tüm kanallar başkan tarafından gerçekleştirilen cinsel taciz haberlerini değil de kurgulanan sahte savaş haberlerini yayımlamaktadır. Toplumun yaşanılan durumdan bu kadar güçlü etkilenmesinin sebeplerini Hadley Cantril’in ’radyonun etkileri’ isimli araştırması sonucundaki bulgularla açıklamak mümkündür. Bu çalışmaya göre insanların korku ve panik halindeyken normal bir duruma göre daha fazla etkilendikleri gözlemlenmektedir. Savaş gündemi insanların korkup panik olmasına neden olmuştur. ABD halkının Başkan’ın taciz haberini unutup kısa bir sürede yeni bir olayı gündeme almasında, kitlenin durumu haber formatında öğrenmesi ve her gün izlediği haber spikerlerinden haber almaları da olayın güvenirliliği önemli ölçüde arttırmıştır. Güvenirliğin yüksek olması güçlü bir etkiye kaynaklık etmiştir. Film 1998 yılında çekilmiştir ve o dönemde televizyon kuşkusuz ki en güvenilir haber kaynağı olarak nitelendirilmekteydi. Filmde sahte savaş senaryosunun kurgusunu gerçek bir yapımcı üstleniyor ve bu durum olayların gerçeklikle kusursuz bir şekilde uyuşmasına neden oluyor. Bu gibi durumlar Cantril’in ‘radyonun etkileri’ araştırmasının sonucunda korku ve panik halinde etkiye açıklığa ilişkin değerlendirmelerini açıklayabileceğimiz somut örneklerdir .

Filmde iletişim araçlarının toplumun üzerinde güçlü bir etkiye sebep olmasını Carl Hovland’ın çalışmalarından çıkardığı bulgularla da değerlendirmek mümkün. İletinin güvenilir bir spikerle gönderilmiş olması, gerçek bir yapımcı tarafından kusursuz şekilde kurgulanan sahte savaş ve aynı zamanda alıcın özellikleri, güçlü bir etkinin oluşmasına kaynaklık etmiştir. Alıcının özelliklerinin iletişim araçlarıyla bağlantısını şu şekilde açıklamak mümkün, entelektüellik ve eğitim düzeyi yüksek olan kişiler sahte savaş senaryosunda kullanılan gerçek dışı detayları fark etmiş ve olayın bir kurgu olduğunun farkına varmıştır. CIA ‘in durumun farkına varıp savaşın olmadığına dair açıklama yapması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. CIA sahte savaş kurgusunun sonunu getirmekle beraber Beyaz Saray danışmanlarının yeni bir gündem yaratmalarına sebebiyet vermiştir. Danışmanlar ve yapımcı Başkan tarafından gerçekleştirilen taciz tekrar gündeme gelmeden başka bir kurgu oluşturulmuştur. Bir savaş kahramanı kurgulayıp yeni bir suni gündem yaratan Başkan’ın adamları, bu defa savaşta esir düşen bir asker üzerinden şarkılar besteleyip, savaş askerini temsil eden eski ayakkabı kampanyalarıyla tüm ülkenin gündemini yeniden değiştirmeyi başarmıştır. Buradaki esir düşmüş kahraman asker figürü toplumun hassasiyet gösterip daha güçlü şekilde manipüle olmasına neden olmuştur. Seçilen sahte kahraman askerin, tecavüz suçlusu olması danışmanlar ve yapımcı için olayların istenmedik yönde ilerlemesine sebebiyet vermiştir. Buna rağmen danışmanların olumsuz olayları fırsata çevirerek ve kitle iletişim araçlarını kullanarak başkanın seçimi kazanmasına kaynaklık etmeleri göz ardı edilemez bir gerçekliktir.

Film de Amerikan halkının kendi sağduyularını bir kenara itip kitle iletişim araçlarının yani iktidarın yönlendirdiği dinamikte karar vermelerinin sebebini Frankfurt Okul’ u teorisyenlerinin sistem eleştirileriyle açıklamak mümkündür. Eleştirel teorisyenlere göre kapitalist sistemde kitle iletişim araçları, kültür ortamının başat aygıtlarıdır. Yani söz konusu araçlar sistemdeki güç ilişkileriyle birlikte hareket etmektedir. Bu durum toplumu oluşturan bireyi pasif ve edilgen, öğrenmeye kapalı kişiler haline getirmektedir. Filmde suni bir gündem yaratırken yapımcıyı ikna etme aşamasında ‘’insanlara ne gösterirsen onu bilirler’’ düşüncesi kitle iletişim araçlarının kimin kontrolündeyse ona göre şekillendiğinin mesajını vermektedir. Herbert Schiller’in de kitle iletişim araçlarını tanımladığı ‘’zihin yönlendirenler’’ kavramı ile bu durumu özetlemek mümkündür.

‘’Başkanlık şeref demektir, dürüstlük demektir.’’, ‘’yarı yolda at değiştirilmez’’ gibi diyaloglardan oluşan muhalefete ait propaganda içerikli reklamların Beyaz Saray danışmanları tarafından klişe bulunmasının sebebi kitlenin üzerinde güçlü etkiye sahip olmamasından kaynaklıdır. Reklamların ilgi çekici ve alışılmamış olması etki düzeyini arttırmaktadır. Bu durumda Yale Üniversitesi araştırmacılarının da belirttiği gibi kitle iletişim araçlarının kitleler üzerindeki etkisi her durumda değil, belli koşullara bağlı olarak güçlüdür.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir